Yatırımcının kaprisi!

A -
A +

Türkiye, onlar için hiç keşfedilmemiş, keşfedilmeyi bekleyen bir lezzet değil. Hiçbir zaman da öyle olmadı. Yabancı yatırımcılardan bahsediyorum. Fırsat buldukça, bazı toplantılara katılıyorum. Monşerlere, "Ne yaparsak, yatırım yaparsınız?" gibi bazı tuhaf sorular yöneltiliyor. Onlar da, her zaman olduğu gibi, "ulusal gururumuzu" (her ne demekse!) okşayan klasik ve bayat komplimanlarla yetiniyorlar. Mesela diyorlar ki: "Biz, Türkiye'nin günlük hava raporuna göre değil, iklimine göre yatırım yapıyoruz!" Özellikle kriz dönemlerinde verilen böyle beyanatlar; bizi gevşetiyor, moral veriyor, motive ediyor. Doğrusu, böylesine usta bir komplimanın içine gizlenen bir uyarıyı, göz ardı edemeyiz. Gerçekten, kaotik sistemlerde, iklimi tahmin etmek, günlük dalgalanmaları tahmin etmekten daha kolaydır, ama iklimin günlük dalgalanmalardan bağımsız bir biçimde oluşabilmesi mümkün değildir. Bütün bunlar bir yana, uluslararası sermaye, Türkiye'ye, şunları hatırlatıyor: > Kıbrıs problemini halledin, AB ile 3 Ekim'de müzakerelere başlayın. Chirac, Sarkozy ve Merkel ile fazla didişmeyin. Kozlarınızı, Papadopulos ile paylaşabilirsiniz. > Genişletilmiş Orta Doğu Projesi'nde size biçilen rolü içinize sindirdiniz mi? > Böyle kapsamlı bir proje içinde size düşen rol ve misyon, uluslararası iş bölümünde ülkenizin yerini değiştirecek. Buna, hazırlıklı mısınız? > Makro ekonomik istikrarı kalıcı bir biçimde sağlayın. Kopenhag ve Maastricht Kriterleri'ne uyum sağlamak konusundaki gayretlerinizi sürdürün. > Siyasetçinin elinden reçel kavanozunu alın. Özerk kurullarınızın yetkilerini ve kapsamını genişletin. Siyasetin alanını, piyasa lehine daraltın. > Ülkenizin uluslararası alanda rekabet avantajına sahip olduğu sektörleri belirleyin. > Rekabetçi sektörlerinizin önünde duran tehditleri ve fırsatları sürekli olarak izleyin. Beğenmediniz değil mi? Haklınız! Keselenmek zorundayız! Daha önce de vurguladığımız gibi, vaktiyle Haliç'i kirlettik, balıklar kaçtı. Ekonomiyi kirlettik, sermaye kaçtı. Kirli ortamda, balıklar bile yumurtlamıyor. Haliç temizlendi, kaçan balıkların büyük bir bölümü avdet etti. Haliç'i temizleyenleri kutlarız. Ne var ki, ekonomiyi temizlemek, Haliç'i temizlemekten çok daha külfetli. Siyasetin ve ekonominin egemenleri kirlilikten besleniyorlarsa, o zaman işimiz çok zor. Ülkemiz, "eş, dost" ya da "ahbap-çavuş kapitalizmi", "yolsuzluk ve kronik makro-ekonomik istikrarsızlık" alanlarında çok zengin bir laboratuvar olarak, yatırım yapmak isteyenleri yıllardır cezalandırdı, kirlilikten beslenenleri ödüllendirdi. Ekonominin temizlenebilmesi için, "oyunun kurallarını değiştirerek" etkinlik sağlamak gerekiyor. "Oyunun kuralları içinde" etkinlik sağlamak ile, "oyunun kurallarını değiştirerek" etkinlik sağlamak, tamamen farklı iki eylem. "Oyunun kuralları içinde" problem çözmeye çalışmak, kirliliğe meşruiyet kazandırmaktan başka bir işe yaramıyor. 2000 yılından bu yana benimsemeye çalıştığımız yapısal reformlar da aynı şeyi söylüyor. *** Böylece, bugünlere geldik. Şimdi keselenmeye, temizlenmeye çalışıyoruz. Başta IMF ve AB olmak üzere, bir dizi tellak, bizim için yoğun mesai yapıyor. Huysuzluk edersek, bize Lâle Devri'nden kalma, Patrona Halil gibi bir bıçkın tellak bulabilirler. En iyisi, sesimizi çıkarmayalım, derimizi yüzdürmeyelim. Başka çare var mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.