Hava, gergin ve puslu. Efelenmek, trafikten politikaya kadar, hayatın her alanına damgasını vurmuş durumda. Ne var ki, efelenmek, problem çözmüyor. *** 1940'lı yıllarda, lâkâbı "Yırtar atar" olan bir adam varmış. Bir sıkıntıyla karşılaştığında, durumdan vazife çıkarır, "Yırtar atarım!" diye tepki verirmiş. İsterseniz, ona, mizacıyla müsemma olmayan bir isim verelim, mesela Mülayim Bey (Sert olsa ne yazar!) diyelim. Ege kıyılarında, bir kasabada hayat süren Mülayim Bey, yırtıp atmayı İttihat ve Terakki Fırkası'nın B Takımı'na mensup olan dedelerinden tevarüs etmiş. Bu zat, bir türlü yırtıp atamamış, ama karizmayı tüketmiş ve kendisi yırtılıp atılmış. Mülayim Bey, rantiye olduğu için sabahtan akşama kadar kahvede pinekler, vakit sanki çok kıymetliymiş gibi, sık sık köstekli saatine bakarmış. Kifayetsiz muhteris olmakla malul, son derece saldırgan bir adammış. Dalabildiğine dalar, dalamadığına ayakkabı fırlatırmış. *** Türkiye'nin gündemine düşen "sine-i millete" dönme tartışmaları, bendenize Yırtar Atar Mülayim Bey'i hatırlattı. Yırtıp atmak, ne kadar hamaset kokuyorsa, "sine-i millete" dönmek de o kadar boş lâftır. Soralım: -Milletin böyle bir talebi var mı? -Hayır! -Millet, Tek Parti'li yıllarda olduğu gibi, "Yeter, söz milletindir!" diyor mu? -Hayır! "Dön" deseler, dönebilir misiniz? -Hayır! O zaman, size ne oluyor? Demek ki, birilerinin sine-i millete dönmek konusunda, Kasım 2007'ye kadar sabırları yok. Doğrusu, Meclis içi muhalefet, sine-i millet konusunda dengeli bir tavır sergiledi. Dolayısıyla, meclis dışı bir kısım tabansız muhalefetin, "ku-de-ta" (coup d'etat) fantezilerinden ibaret olan böyle bir tuhaflığı yemedi. ? Sine-i milletten, sille-i millete... Şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım: * Çok sevdiğiniz milletiniz için hangi projeleri ürettiniz? * IMF destekli istikrar programını yırtıp atacağınıza göre, nasıl bir programla devam edeceksiniz? * Enflasyonu ve faizleri nasıl düşüreceksiniz? * Gelir dağılımını daha adil kılacak politikalarınızı seçimden önce açıklayacak mısınız? * Sosyal güvenlik açıklarını kapatmaya niyetiniz var mı? * Gündeminizde, "konsolidasyon ve moratoryum" gibi "piyasa dışı ve maço" çözümleriniz ne âlemde? * Son dört yılın ekonomik büyümesini "hormonlu" diye mahkum ettiğinize göre, "organik" büyüme konusunda bir çalışmanız var mı? * Cari açığı buharlaştıracak sihirli çözümlerinizi, kamuoyu ile ne zaman paylaşacaksınız? * Esnafa, çiftçiye, işçiye, emekliye yönelik çözüm paketleriniz nerede? * "Büyüme, yeterince istihdam üretmiyor; enflasyondaki düşüş cebe yansımıyor!" diye sızlanıyorsunuz. Büyümeyi, istihdama; enflasyondaki düşüşü, cebe yansıtmak konusunda ne yapacaksınız? Listeyi uzatarak, sabrınızı daha fazla zorlamayalım. *** Halkımız sinesini açmış, çözüm bekliyor; sine-i millet, palavra kaldırmıyor. Peki, "sine-i millet" girişimi, "sille-i millete" dönüşürse, ne olur? Merak etmeyiniz; seçmen, demokratik bir biçimde, "yırtmış ve atmış" olur. Kasım 2002'de olduğu gibi... *** Şair, tüm palavracılara ve yırtar atarlara şöyle sesleniyor: Onlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât, Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde. Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz, Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.