Hatırlayan var mı? Şubat 2001 krizinden sonra ne diyorduk? Sabrınızı zorlamadan söyleyelim: "Yol engebeli, merkep topal, yük züccaciye!" diyorduk. Üçlü koalisyonun becerikli yönetimi sayesinde.. -Borç/Milli gelir oranı çıldırmıştı. -Kısa vadeye yoğunlaşan borç stokunu, çok yüksek bir reel faizle döndürmek zorundaydık. -Kamu borçlanmasının mali sistem içindeki payı, dehşet verici boyutlara tırmanmıştı. -Hazine'nin finansmanına aracılık eden bankacılık sektörünün bilançolarında, bol miktarda finansal mayın göz kırpıyordu. -Sosyal güvenlik açıklarının yanı sıra, batan bankaların ve kamu bankalarının görev zararlarının getirdiği yük de cabasıydı. Uzun lâfın kısası.. 1999'a geldiğimizde, borç yönetimi tıkanmıştı. 2000 yılında, istikrar programıyla önceleri nefes alır gibi olduk; fakat Kasım 2000 çalkantısı ve Şubat 2001 krizi, ekonomiyi yeniden bir felaket senaryosunun içine attı. *** Günümüze geldiğimizde.. Tamamen farklı nedenlerle de olsa, başta Yunanistan olmak üzere, bir dizi AB ülkesinin, "Yol engebeli, merkep topal, yük züccaciye!" denilebilecek kasvetli bir senaryonun içinde debelendiğini görüyoruz. Geçen hafta, Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Dragi'nin açıklamalarını dinledik. Vaziyet bildiğiniz gibi. Süper Mario, bir yandan, beklentileri yönetmeye çalışıyor; diğer taraftan, karizmayı çizdirmemek için yoğun gayret sarf ediyor. Özetlemek gerekirse, şunları vurguluyor: - Bize güvenin. Euro'nun çöküşüne izin vermeyiz. -AMB, gerek duyulduğunda, yangın söndürme operasyonlarına devam edecek. Bu kapsamda, yeni enstrümanlar devreye girebilir. -Yapısal reformları hayata geçirmek hükümetlerin görevi. Hükümetler bu konuda üzerlerine düşeni yapmalı. *** Netice itibariyle.. AMB, işini yapıyor. Ne var ki, taşıma su ile değirmen dönmüyor. Önümüzdeki tablo, son derece güçlü bir kısır döngüyü çağrıştırıyor. Şöyle ki: -Bir "supranasyonel" (uluslarüstü) yapılanma olarak AB, "siyasi irade ve kararlılık" ekseninde tökezlediğinde, işler karışıyor. Ulusal refleksler, depreşiyor. Yetki ve sorumluluk paylaşımı, tam anlamıyla felç oluyor. Sistem, örgütlenmiş sorumsuzluğa dönüşüyor ve kredibilitesini kaybediyor. Euro'nun geleceğine ilişkin dedikodular yoğunlaşıyor. AMB, yeniden göreve çağrılıyor. Süper Mario, piyasaları yatıştırmaya çalışıyor. Dolayısıyla, başladığımız noktaya dönüyoruz. Piyasalar soruyor: -Nereye kadar? Cevabı bilmiyoruz, ama rivayet muhtelif.