Yunanistan debeleniyor. Uygulanabilir alternatifler tükendikçe, tam anlamıyla köşeye sıkışıyor. Son seçimlerde oylarını artıran Yunan politikacılara bakılırsa, "AB'den ve Euro'dan" çıkmayı hiç düşünmüyorlarmış. Ancak.. - Yunan halkının, kemer sıkmaktan iflahı kesilmiş. Dolayısıyla, kemerleri biraz gevşetmenin yollarını arıyorlarmış. Anlaşıldığı kadarıyla, AB üyesi olmanın getirdiği kazanımlar bağımlılık yapmış. Ne var ki.. Hem Euro'da kalacaksın, Euro ile borçlanacaksın, hem de mali disiplinden nasiplenmeyeceksin.. İşte bu mümkün değil. Aslında, acı ilacı içmeden Euro'da kalınamayacağını kendileri de biliyor, ama "politik manevralar ve pazarlıklar" böyle bir söylemi zorunlu kılıyor. *** Hatırlatmak gerekirse.. - İktisat politikaları, bir öncelikler listesidir. Her derde deva, olumsuz yan etkisi olmayan, "şifalı nebat" değildir. Ne mi yapılır? - Öncelikler hedeflere dönüştürülür, hedeflere ulaşmayı mümkün kılacak araçlar seçilir, kendi içinde tutarlı bir modele oturtulur ve harekete geçilir. Bunu kim yapar? - Siyasi irade, yapar. Sizin adınıza, hiç kimse yapamaz. Siyasi iradenin yerine geçebilecek bir iktisat politikası enstrümanı bugüne kadar bulunamadı. Zurnanın zırt dediği, Yunan siyasetçilerin kıvırdığı yer de burası herhalde. Netice itibariyle.. - Brüksel'e selam, sirtakiye devam! *** Peki, Brüksel'de neler oluyor? Aklınıza gelebilecek her türlü konuda, yüzlerce rapor döktürenler ne yapıyor? Ne yaptıkları çok açık: - Yevmiyen brifing, netice mâfiş! Bugüne kadar açılan bir dizi kapsamlı kurtarma paketine rağmen, durum vahim. Vaktiyle Euro Bölgesi'ni dizayn edenler, yangın merdiveni koymayı unutmuş. AB'nin âkil adamları, dönüp dolaşıp, hep aynı noktaya tosluyor: - Ne yapalım da, köpek, kuyruğu dik tutsun; kuyruk, köpeği sallamasın? Son durum mu? Son durum şöyle: "Kuyruk," (Yunanistan) "köpeği" (AB'yi) sallıyor. Diyeceğimiz şudur: - Sağlam kuyruk, sağlam köpekte bulunur. Köpek odur ki, kuyruğuna mukayyet olur! *** İsterseniz, bir fıkrayla bitirelim. Şubat 2001 krizinden sonra, "Türkiye-IMF" ilişkilerini özetlemek için anlatılan ve o yıllarda Yunan medyasında da yer alan fıkrayı, komşu için güncelliyoruz. Yorgo, Şansölye Merkel'in tavsiye ettiği bir hekimin muayenehanesine gitmiş. Tarife şöyleymiş: -Birinci vizite 100 euro, ikinci vizite 50 euro. İçeriye girmiş ve doktora: - Merhaba doktor bey, ben yine geldim, demiş. Doktor, Yorgo'yu biraz süzdükten sonra.. - "Daha önce verdiğim ilaçlara aynen devam edin!" diyerek hem ilaç, hem de ders vermiş Yorgo'ya...