AİHM'nin muhatabı KKTC

A -
A +

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Faruk Loğoğlu ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin Türkiye aleyhine aldığı son karar hakkında bir sohbet yaptık. Kışlalı- Kararın özünün insan haklarından ziyade Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili olduğu görülüyor. Mahkemenin buna hakkı var mı? Loğoğlu- AİHM'nin böyle bir karar almaya, Kıbrıs meselesine müdahale etmeye hakkı yoktur. AİMH insan hakları ihlalleriyle uğraşan bir kurumdur. Aldığı kararla Kıbrıs meselesinin bütün veçheleri üzerinde hüküm vermiştir. Mesela kayıp şahıslar konusundan tutun da, mal-mülk konularına kadar... Kışlalı- En önemli noktalardan biri de bu galiba? Loğoğlu- Doğru. Kıbrıs konusunda temel noktalardan biri mal-mülk ile ilgili. Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesinde bu konu daha ziyade takas ve tazminat yoluyla halledilebilir düşüncesi hakim olagelmiştir. Oysa bu son kararla AİHM "Hayır bu böyle halledilmeyecek, herkes kendi malına sahip olacak. O şekilde halledilecek" diyor. Kışlalı- Böylece çözüm daha da güçleşmiyor mu? BM Genel Sekreteri'nin işi daha zorlaşacak? Loğoğlu- Doğru. Bence alınan karar BM Genel Sekreteri'nin ayakta tutmaya çalıştığı müzakere masasının bütün ayaklarını kırıp paramparça etme sonucunu doğurmaktadır. Kışlalı- Kıbrıs ile ilgili olarak alınan bu kararın muhatabı biz miyiz? Biz mi olmalıyız? Loğoğlu- Bize göre bu karar hukuki anlamda Türkiye'yi ilgilendiren, Türkiye'nin muhatap olduğu bir karar değildir. Adres yanlıştır. Doğru adres KKTC'dir. Kışlalı- Neden muhatap oluyoruz? Loğoğlu- AİHM ve diğer Avrupa Konseyi kurumları Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarını mesnet gösteriyor. Özellikle KKTC ilan edildiğinde BMGK'nın aldığı 541 sayılı karar, üyelerini KKTC'yi tanımamaya davet eder. Şimdi AİHM Türkiye'yi sorumlu tutan kararını bu kararlara bağlıyor. Oysa BMGK kararları siyasi kararlardır. Hukuki tarafları da, insan haklarıyla ilgili yönü de yoktur. Kışlalı- Varılan bu noktada Kıbrıs görüşmeleri nasıl devam edebilir? Loğoğlu- Ne Avrupa Birliği (AB) ne de Avrupa Konseyi buna yardımcı olmuyor. AİHM de durumu güçleştirdi. Biz yardımcı olmaya çalışıyoruz. Genel Sekreter de bu durumda güçlük çekecek. Kışlalı- Birleşme mi olur? Loğoğlu- Birleşme, bütünleşme, daha fazla entegrasyona doğru gider. Bunun illa etiketini şimdiden koymak şart değil. Ama biz hâlâ diyoruz ki "Bu iyi bir seçenek değildir." Herkes için en iyisi Kıbrıs meselesine çözüm bulmaktır. Bunun için herkesin yoğun bir gayret göstermesi lazımdır. Kışlalı- AİHM kararlarını tanımazlık edebilir miyiz? Bu kararları nasıl uygulayabilirler? Loğoğlu- AİHM kararları bağlayıcıdır. İlgili sözleşmeye tarafız. Muhatap olduğumuz kararları istisnasız hep yerine getirmişizdir. Ama son karar ådediğim gibi, bizimle değil KKTC ile ilgilidir. Muhatap onlardır. Uygulama kabiliyeti olmayan bir karar bu. AİHM'nin kararlarını uygulama, siyasi bir organ olan, Bakanlar Komitesi'ne verilmiştir. Genel Sekreter ne yapmalı? Loğoğlu- Geçen yıl boyunca yapılan görüşmelerde tarafların ileri sürdükleri görüşleri, bu arada yapılan çalışmaları dikkate alarak taraflara yeniden, yeni bir zeminde eşitlikli bir zeminde bir araya getirecek bazı fikirleri masaya koymalıdır. Kışlalı- AB, Güney Kıbrıs'ı 2002 içinde üyeliğe kabul ederse Türkiye ne yapar? Loğoğlu- Sorun çözülmeden üyeliğe alırlarsa artık bu konuda; Türkiye ile KKTC'nin yapacakları hakkındaki söz hakkını kaybeder AB.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.