Emekli Korgeneral Suat İlhan: AB ilkelere aykırı

A -
A +

AB üyeliği için genelde bir istek var. Ancak aksini düşünenler de yok değil. Mesela E. Korgeneral Suat İlhan onlardan biri. Soruyoruz: "Neden?" İlhan- Neredeyse bütün toplum çocuksu bir coşku içinde AB üyeliğini kutsuyor. Aksini işaret etmek kolay değil. "AB'ye hayır" denmesi halinde rahat yolun rehavetinden çıkıp çetrefil seçeneklere yönelmek gerekiyor. Önce Devlet Planlama Teşkilatı üyeliğe karşı, Dışişleri taraftardı. Sonra DPT de taraftar oldu. Kışlalı- İş çevreleri de taraftar değil mi? İlhan- Evet. İktisadi Kalkınma Vakfı da kurulduktan sonra bu istikamette çalışmaya başladı. İthalat, ihracat yapan özel sektör kuruluşları kendilerine sağlayacağı kolaylıklar sebebiyle AB üyeliğinin ödünsüz taraftarı oldular. Kışlalı- Atatürk'ün Batı'yı göstermesinin de rolü olmadı mı? İlhan- Atatürkçü çağdaşlaşmayı Avrupa ile bütünleşmek olarak göstermek isteyenler de oldu. Konunun önünü ardını araştırmadan siyasi partiler de bu akıma dahil oldular. Atatürkçü çağdaşlaşma ile Avrupa'ya her şeyimizle katılmayı aynı kefeye koyup eş tutuyorlar. Kışlalı- Bu nerede yanlış oluyor? İlhan- Atatürkçülük; altı ilkesine taban oluşturan tam bağımsızlık, millet egemenliği, hukukun üstünlüğü, ulus devlet genel ilkesine dayanır. Avrupa ile bütünleşmek bu ilkelerden hiçbirisinin gereği değildir. Hiçbirisi ile uyumlu değildir. Bağımsızlık ve milli egemenlik haklarından karşılıklı olarak vazgeçilmesi söz konusu. Türk devrimi ya da Atatürkçülük açısından kabul edilemeyecek hususlar var. Kışlalı- Bu noktalarda gereken araştırmanın yapılmamış olduğu kanısında mısınız? İlhan- Karar verenlere sormalı; hangi akademik araştırma yaptırdılar? Hangisinden yararlandılar? Kimlerle istişare ettiler? Ülkemizin, ulusumuzun yaşamını bu derece ilgilendiren kararlar TBMM'nin ne komisyonlarında ne de Genel Kurul'unda görüşüldü. Kanımca Anayasa'nın ilgili maddeleri de ihlal edildi. AB üye adaylığımıza kimlerin sevindiğini düşünsek durumu daha iyi değerlendiririz. Kışlalı- Bizi Lüksemburg'ta reddetmişlerdi. Sonra Helsinki'de kabul ettiler. Neden? İlhan- İkisinin arasında Türkiye'nin uyguladığı politika etkili oldu. Kendileri için önemli olan sorunları istedikleri yönde çözüme kavuşturmaktı. Türkiye'nin diğer sistemlere girmesini önlemeleri gerekti. Türkiye'yi dışta bırakmak yerine üye adaylığı ile etki altında tutmak istemişlerdir. İki toplantı arasında ortaya çıkan gelişmeler Türkiye'yi bölme heves ve planlarının uygulama şansının kaybolduğunu göstermiştir. Böylece Türkiye'deki bölücü kişi ve çevreleri, üye adaylığı verilerek harekete geçirmeyi, onlara çalışma imkanı sağlamayı düşündüler. Kışlalı- İşin ekonomik yönü de var herhalde? İlhan- Muhakkak. 70 milyonluk bir pazarın kaybı Avrupa için düşünülemez. Ekonomiden başka sosyal, askeri ve politik sorunlara da yol açar böyle bir durum. Bütün bunları önleyecek çözümü buldular. Türkiye'yi 13'üncü üye adayı yaptılar. Onları da üçe böldüler. Biz üçüncü gruptayız. Hem üye yapılmadık, hem de kaçırılmadık. Üye yapmama tehdidiyle istismara açık bir konuma getirildik. Kışlalı- Kimler memnun oldu? İlhan- Memnun olanların başında Yunanistan geliyor. Başbakan Simitis "Benim en mutlu günüm Helsinki kararlarının alındığı gündür" dedi. Fener Rum Ortodoks Kilisesi Patriği Bartholomeos sevindi. Kıbrıs Rumları sevindi. Üye adayı olmamız için Avrupa'da gösteri yapan PKK yanlısı bölücüler sevindi. HADEP sevindi. Öcalan sevindi. Bütün bunlar bu işte bir terslik olduğu şüphesi uyandırmıyor mu? Kışlalı- AB üyeliğimize karşı olan değerlendirmelerinizi çeşitli kişi ve makamlara iletiyor, konferanslarınızda ifade ediyorsunuz. Nasıl tepki alıyorsunuz? İlhan- Son olarak "Dünya Yeniden Kuruluyor" başlığı altında yaptığım yayını birçok yetkiliye yolladım. Süleyman Demirel, Kenan Evren, Rauf Denktaş ve Devlet Bahçeli'den cevaplar aldım. Kendilerine müteşekkirim. "Avrupa Birliği'ne Hayır" görüşünün bir seçenek olarak alınması yararlı olacaktır. Kışlalı- AB üyeliğimizi, uzmanı olduğunuz, jeopolitik açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz? İlhan- Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu, Orta Asya jeostratejik ufkumuzun parçalarıdır. AB üyesi olmamız halinde bu bölgelerle ilgili politikamız AB politikaları ve çıkarları yönünde olacaktır. AB üyesi olmamamız durumunda ise aynı bölgelere karşı kendi bağımsız politikalarımızı seçebileceğiz. Kışlalı- AB üyeliğini acaba kazanabilecek miyiz? İlhan- Bunun hiç gerçekleşmeyeceğini düşünenler var. Onların yorumuna göre sadece; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kıbrıs bütünü içinde entegrasyona tabi tutularak AB'ye bağlanması; Ege Denizi'nde Yunan istekleri yönünde çözüm; İstanbul'un dünya Ortadoksluğunun merkezi yapılarak Yunan Megali İdea'sının yolunun açılması; etnik azınlık sorunu işlenerek Türkiye'nin birkaç bölgeye ayrılması ve Türkiye sosyal yapısının bozulması gibi amaçlarına ulaşmak için AB üyelik adaylığı verilmiştir. Kışlalı- AB'nin avantajı ne? İlhan- AB Türkiye üzerinden Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya ufkunu genişletiyor. Örneğin artık Yunanistan Ege'deki kara sularını 12 mile çıkarırsa, bu savaş sebebi sayılamayacak. Azınlık hakları ismi altında Türkiye'nin bölünmesinin yolu açılabilir. Suat İlhan kimdir? Emekli Korgeneral Suat İlhan 1925 yılında Tokat'ta doğdu. Kuleli Askeri Lisesi'ni 1943'te Harp Okulu'nu 1945'te,Topçu Okulu'nu 1947'de, Kara Harp Akademisi'ni 1958'de, Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni 1961'de bitirdi. Bükreş'te askerî ataşelik, Kara Harp Akademisi'nde öğretim üyeliği yaptı. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı, Sıkıyönetim ve Kolordu Komutanlığı'ndan sonra 1983 yılında kadrosuzluktan emekli oldu. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nu teşkil edip bu kurumun dokuz yıl başkanlığını yaptıktan sonra yaş haddinden emekli oldu. Birçok eseri yayımlanmış olan E. Korg. Suat İlhan son olarak "Avrupa Birliği'ne Neden Hayır-Jeopolitik Yaklaşım" isimli bir kitap yayımladı. Kendisiyle Türkiye-AB ilişkileri üzerinde bir sohbet yaptık... Kabul edilemez! Atatürkçülük; altı ilkesine taban oluşturan tam bağımsızlık, millet egemenliği, hukukun üstünlüğü, ulus devlet genel ilkesine dayanır. Avrupa ile bütünleşmek bu ilkelerden hiçbirisinin gereği değildir. Hiçbirisi ile uyumlu değildir. Bağımsızlık ve milli egemenlik haklarından karşılıklı olarak vazgeçilmesi söz konusu. Bu hususlar Türk devrimi ya da Atatürkçülük açısından kabul edilemez! Kime sordular? Karar verenlere sormalı; hangi akademik araştırma yaptırdılar? Hangisinden yararlandılar? Kimlerle istişare ettiler? Ülkemizin, ulusumuzun hayatını bu derece ilgilendiren kararlar TBMM'nin ne komisyonlarında ne de Genel Kurul'unda görüşüldü. Kanımca Anayasa'nın ilgili maddeleri de ihlal edildi. AB üye adaylığımıza kimlerin sevindiğini düşünsek durumu daha iyi değerlendiririz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.