samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Doğal Afetler ve Deprem Bakanlığı

Sesli Dinle
A -
A +
Toplum olarak psikolojimiz bozuldu.
 
Devasa binaların büyük gürültüyle yıkıldığı, insanların çaresizce bir sağa bir sola kaçıştığı, toprak ananın dahi insanları ayakta tutamadığı, dağların parçalanıp devrildiği, sayısız insanın enkaz altında hayatını kaybettiği o "kıyamet"in korkunç görüntülerini nasıl unutacağız?
 
Evlerimize sığamaz olduk.Bir derin ürperti, korku, endişe, tarifsiz bir acı sardı sarmaladı her yanımızı. Nefes alamıyoruz. Şiddetli bir kaygının içine hapsolduk. Deprem bölgesindeki şehirlerimizin yerle bir oluşuna mı, yitip giden canlara mı, kaybettiğimiz millî servete mi, dünyada kaybettiğimiz itibara mı yanalım? Hangisine?Ya İstanbul depremi?
 
Ayak seslerini duyduğumuz o deprem geldiğinde ne olacak? Bu ülke ne yapacak? Bu devasa şehre nasıl müdahale edilecek? Binlerce soru boğazımızı sıkıyor, uykularımızı bozuyor, kahrediyor bizi.Allah korusun, faraza bu deprem olursa Marmara bölgesinin neredeyse bütün şehirleri etkilenecek. Bu kıyamet senaryosunun bir simülasyonu yapılıp siyasilere acilen seyrettirilmeli. Siyasilerin garip tartışmaları arasında seneler akıp gitti ve ülkenin acil hakikatleri birer tokat gibi bir bir iniyor suratımıza.
 
Amerika’nın NASA başta olmak üzere pek çok önemli kuruluşunda sosyal, askerî, coğrafi, uzay konularında senaryolar yazan, hayal gücü yüksek insanlar çalıştırılıyor. Hayal gücünü zorlayan bu senaryolar önce filme sonra gerçek hayata tatbik ediliyor. Acaba neden? Hiçbir şeyi oluruna bırakmamak için! Çünkü gerek sosyal hayat, gerekse dünya, sürprizlerle doludur. Dünyanın ve ülkelerin iğneden ipliğe her noktası bu adamların projeksiyonunda bulunuyor. Bütün bunlar elbette bir tesadüf değildir. Elin oğlu hemen her konuda hazırlık yapıyor, düşünüyor ve çalışıyor.
 
Bu ülkede genellikle siyasilerin attığı her adım oya tahvil edilen, milleti memnun eden adımlardır. Bazen milletin memnun olmadığı adımlar o milletin hayrınadır... Şehircilik planlamaları gibi… Artık bu ülkede acilen bir “Doğal Afetler ve Deprem Bakanlığı” kurulmalıdır. Başına da bu konuların en iyisi olan bilim insanları getirilmeli ve kesinlikle iş ve eylemlerine ne belediyeler ne de devletin diğer erklerî müdahale etmelidir. Bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin bekası için bu şarttır.
 
“Doğal Afetler ve Deprem Bakanlığı”nın her görüş ve kararı anında tatbik edilmeli.
 
Acilen yıkılması gereken binalar yıkılmalı! Yıkılmazsa zaten deprem yıkacak, yıkarken yüz binlerce canımız gidecek ve ülke çok ciddi bir kaos çemberinin içinde bulacak kendini.
 
Gerekirse bütün ülke seferber olmalı, devlet birkaç ay diğer harcamalarından feragat edip, zengin çevrelere yeni vergiler getirmeli… Çünkü başka çaremiz yok!
 
Bu arada İstanbul’a göç durdurulmalı. Şehirdeki yabancılara artık gitme vaktinin geldiği söylenmeli zira evleri yıkılacak milyonlarca insanımızı ikame edeceğimiz yapı stoklarımız yok! Artık kendimize yetmiyoruz farkında mıyız? Kira bedellerini yoksul vatandaşlarımızın ödeme şansı kalmadı...
 
Öte yandan şehirleri yerle bir olan 13 milyon insanımızın yaşadığı şehirlerin yeniden imar ve iskân planlanması gerçeği var ve yapılırken kesinlikle menfaatperest, açgözlü rantiyecilere göz açtırılmamalı. Hâsılı çok derdimiz var.
 
Deprem bir geldi ve bizi canevimizden vurdu. Bir sonraki vuruş İstanbul’da olursa işte o vakit, o vuruş hayati bir boyut kazanacaktır. Vakit kaybetmeden hemen bugün harekete geçme vaktidir.
 
Allah bu aziz vatanı korusun...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.