samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Emine Erdoğan: Adil barışın kaybedeni olmaz

Sesli Dinle
A -
A +
Geçen salı günü Ankara’da çok önemli bir etkinlik vardı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kıymetli eşleri Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde gerçekleştirilen "Ortak Evimiz Dünya İçin Sıfır Atık” hareketinin yemekli toplantısı yapıldı.
 
Uluslararası standartlarda düzenlenmiş etkinliğe, Dışişleri Bakanımız Mevlût Çavuşoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, çok sayıda milletvekili, toplam 90 ülkeden diplomat ve kalabalık bir davetli katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin kış bahçesi salonunda yapılan etkinliğe bendeniz de davetli idim.
 
Aynı masada yan yana denk geldiğimiz Hürriyet gazetesinin duayen yazarı Abdülkadir Selvi ile güzel bir sohbet ettik. Geçmişten günümüze Türk dünyasını konuştuk. Abdülkadir Selvi’nin siyaset kadar Türk dünyasını da çok iyi bildiğini söylemem lazım.
 
Etkinlikte, “Ortak Evimiz Dünya İçin Sıfır Atık” projesinin uluslararası bir harekete dönüşüne de şahitlik ettiğimizi belirtmeliyim. Türkiye, “Sıfır Atık” konusunu en ince ayrıntısına kadar detaylandırarak belki de dünyada bir ilke imza atıyordu. Birleşmiş Milletler'in de takdirini kazanan proje, dalga dalga büyüyerek kendini bütün mecralarda kabul ettirmeyi başarmış.
 
Mutfakta “sıfır atık” düsturuyla hazırlanmış menü nasıl olur? Anadolu Mutfağı kitabının yazarı Ömür Akkor da Külliyenin şefleriyle hazırladıkları menüyü tanıttı. Menü de “sıfır atık” düşüncesiyle oluşturulmuştu.Ispanak ve kabak sebzesi mesela… Ispanağın yapraklarıyla börek, saplarıyla çorba, kabağın içiyle mücver, kendisiyle kabak dolması yapılmıştı. Bir de ilk defa içtiğimiz bir içecek vardı: Tükenmez… Tükenmez, mevsim meyvelerinin tıpkı turşu kurar gibi bidona doldurulması, tuz ve sirke yerine şeker ve nohut ilave edilerek fermente edilmesi esasına dayanan ilginç ve çok lezzetli bir içecek. Bu içeceğin mutlaka bütün hanımlara öğretilmesi lazım zira özellikle yazın tükenmez kurularak hiçbir meyvenin israf edilmeyeceğini öğrendik.
 
Açık söylüyorum, “sıfır atık” kavramının içinin bu kadar doldurulabileceğini kesinlikle tahayyül etmemiştim. Sıfır atıkla, tehlike çanlarının çaldığı çevreye dikkat kesilmemiz gerek. Gölde, nehirde, dağda sıfır atıkla, kuruyan, kirlenen göl ve ırmaklarımıza gözlerimizi çevirmemiz lazım. Sanayide sıfır atıkla, bütün iş kollarında yeniden dönüşüm mekanizmasını harekete geçirmemiz şart. Şehirde, evlerde, köylerde sıfır atıkla iğneden ipliğe her ürünü ve nesneyi yeniden elden geçirmeyi öğrenmemiz ve mutfakta sıfır atıkla da bütün nimetleri en ekonomik anlamda değerlendirmeyi bilmemiz gerek.
 
Projenin mimarı Emine Erdoğan Hanımefendi, yaptığı konuşmada da çok ilginç şeyler anlatı:
 
“İklim krizi, bir ölüm kalım mücadelesi olarak karşımızda duruyor. Bugün küresel düzeyde etkili ve somut adımlar atmazsak, üzerinde barış ve adaleti tesis edebileceğimiz bir hayat alanı ne yazık ki kalmayacak. İklim krizi yalnızca tabiatın değil her birimiz için bir ölüm kalım mücadelesi olarak karşımızda duruyor. Böylesi bir durumda, dünyanın tüm krizlerinde aldığımız vicdani tutumu, çevre sorununda da gösteriyor, sorun yerine çözümün bir parçası olmaktan iftihar ediyoruz. Sıfır Atık hareketi dünyanın takdirini kazandı. Uygulamanın dünyada yaygınlaştırılması için girişimlere başladık."
 
Dünyadaki savaşlara atıfta bulunan Emine Erdoğan’ın duvara asılası sözleri ise şunlardı hiç şüphesiz:
 
“Savaşın kazananı, adil barışın ise kaybedeni olmaz!”
 
Bu nahif, nazik ve ince düşünüşüyle bu büyük projeye imza atan Emine Erdoğan Hanımefendi’ye en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum. Allah daim etsin inşallah.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.