Milletvekili aday adaylarının şanslı olanları nihayet adaylık mertebesine erişti.
Hayretle ve ibretle izledim. Bu ülkede oldu desinler diye akın akın siyaset meydanına koşanlar ne kadar da çokmuş meğer. Kadınlı erkekli kıran kırana bir savaş ve mücadele verildi.
Parti ayırt etmeksizin söylüyorum… Bütün partilerde bir “soyadı” yarışı vardı. Babasının, amcasının, annesinin, kardeşinin ve kocasının soyadının yüzü suyu hürmetine kimler kimler “aday” hanesine adını yazdırdı!
Bir aileden üç kişi, vekil olacak yerden aday gösterildi. Belki de ilk kez Gazi Meclis'te birer karı koca milletvekili çifti de görmüş olacağız. Kocası A partisinden, karısı B partisinden aday olmuş! Ve bu partilerin liderleri de hiç üşenmeyip bunları aday göstermiş…
Çok garip değil mi?
Babası milletvekilliğinden emekli olmuş, bu kez oğlu ve kızı milletvekili yapılıyor! Bu iş artık babasından oğluna ve kızına geçen bir mesleğe dönüşmek üzere ne yazık ki… Gerçek demokrasinin yaşandığı bir ülkede böyle bir şeyin olması akıl kârı değil.
Açıkçası milletvekili adaylarının seçiminde hangi kriterler esas alınmış bilmiyorum lakin seçilen isimler hiç tatminkâr değil ve hatta yüzümüzü buruşturan, ümidimizi kıran, gelecekten yana ruhumuzu karartan bir "isimler mezarlığı" gibi...
Her yerde aynı isimler ve aynı soyadları!
Biz çok sıkıldık, bıktık hatta. Dava adamlığından ziyade hava adamı kıvamında ortalıkta gezinen bu insanları biz niye seçelim? Bu müktesebatlarıyla hangi derdimize deva olacaklar? Yine kendilerine çalışacaklar, yine hısım ve akrabalarına yetişecek ve yine kendilerine oy verenlere tepeden bakacaklar. Vekil olmaya bu kadar hevesli insanlardan kime ne hayır gelir?
Bir soyadı, üç beş parti!
Soyadı savaşlarının en galipleri de Diyarbakır ilinden çıktı! Birkaç farklı partiden seçilip en az üç vekil ile Meclis'i şenlendirecekler. Bunun gibi birçok soyadı birer ikişer Meclis'te temsil edilecek! Halk da bu ülkede gerçekten Meclis'te temsil edildiğini sanacak… Üniversitelerimizde, bürokrasimizde çok kıymetli insanlar varken neden böyle bir tercihle yüzleşmek zorunda bırakılıyoruz? Anlamak mümkün değil!
Oysa halk bu isimleri umursamıyor bile! Halk tamamen parti liderlerine göre, alışkanlıklarına göre, dünya görüşlerine ve rüzgâra göre oy kullanıyor! Yani vekil adaylarının soyadlarıyla ilgilenmiyor! Bir parti lideri, dağdaki çobanı seçilebilecek sıradan aday yapsa çoban efendi de vekil olabilir pekâlâ! Ve hatta bakan bile olabilir!
Demek ki ortada gerçekte bir dava filan yok! Gerçek dava adamının bir ideolojisi olur, bir duruşu olur, mefkûresi olur, gelecek ile ilgili tasavvurları olur… Ama bizim vekil adaylarımızın yegâne davası mal mansıp davası maalesef...
Birçok eski vekili şimdi başka partilerin çatısı altında görüyoruz. Yeni adreslerine gelene kadar da üç beş parti daha gezmişler! Yani bütün bunlardan anlıyoruz ki siyaset kaygan ve kaypak bir zemin! Bir insan bir sene içinde ideolojik görüşünü nasıl değiştirebilir, nasıl farklı bir dünya görüşüne yelken açabilir? Bizim ülkemizde oluyor artık. Sağ ve sol arasında çok ciddi bir sirkülasyonun olması bile bu kaypaklığın bir göstergesi değil mi?
Sahi bu ülkede aksiyon adamlarına ne oldu? Vatan ve millet için, geleceğimiz için yanıp tutuşan, gerçek dava adamları nereye gitti? Yoksa bir “kaht-ı rical” devrine mi girdik?
Hâsılı parti liderleri, soyadlarına bakmadan, karakteri sağlam, duruşu olan, hiçbir şartta yan çizmeyecek gerçek dava adamlarını vekil yapmadıkça, böyle insanları parti saflarına katmadıkça hep birlikte sıkıntı yaşamaya devam edeceğiz!
Öyle değil mi?