Dünya Ticaret Merkezinin uçaklı saldırıyla vurulmasından bu yana beş yıl geçti. Bu olay sonrasında "Küresel terörle mücadele" namına Amerika'nın girdiği savaşlar ve yürüttüğü operasyonlar uluslararası camiada ciddî olarak tartışılıyor. Soru şu "Amerika olayları algılama yanlışını düzeltebilir mi?" "9/11" diye kısaltılıp simgeleştirilen 11 Eylül 2001 saldırısı şimdiden dünya tarihinde yerini aldı. Beş yıl önce cereyan eden olayların bilânçosunu çıkarıp, öncesi ve sonrasıyla bir değerlendirmeye tabi tutmak gerekiyor. Olay New York Manhattan'da yükselen İkiz Kulelerin vurulması şeklinde basitleştirilebilecek cinsten değil. Dünya tarihinde çok önemli bir kırılma noktasını işaret ediyor. Üzerinde çok sis var. Olayın bilinmezlerini çözmek için çok senaryolar üretildi. Kimisi de fikirleri saptırmak için bilerek fısıldandı. O yüzden çok şey bilmiyoruz. Ama bir şeyi iyi biliyoruz. O da şu: 1980-88 yıllarında Amerika başkanı olan Ronald Reagan'ın "Şer imparatorluğu" adını verdiği Sovyetler Birliğinin dağılıp, Demirperdenin yıkılışından sonra küresel terazinin dengesi birden bozuldu. Bir kefe âdeta koptu, ABD kefesi tüm ağırlığıyla bastı. Oysa eylemin gerçekleşmesi diğer kefenin de aktif olmasına bağlı idi. Yani ABD aktivitesini tahrik edecek bir "ağırlığın" karşı kefeye mutlaka konması lâzımdı. Ünlü fikir adamı Roger Garaudy'nin ifadesiyle Amerikan yöneticileri mukabil kefeye konacak şeyi bulmuşlardı: "Şer imparatorluğu olma sırası artık İslâm'a gelmişti."(*) 9/11 işte kefeye ağırlık koyma eyleminin gerçekleştiği günün simgesidir. İsterseniz sonraki gelişmeler ve çekişmeler zincirinin fitili veya kıvılcımı da diyebilirsiniz. > Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi ABD'nin küresel imparatorluk hayalleri Türkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) yayınları arasında çıkan bir kitapta derinlemesine incelenmiş. 21. Yüzyılda ABD'nin Küresel Stratejileri (**) kitabında şu ifadeler yer alıyor: "Günümüzün en çok tartışılan konularının başında uluslararası sistemde Amerikan hegemonyasının yol açtığı sorunlar gelmektedir. Amerikan hegemonyasının temelindeki ideoloji olan "Yeni Muhafazakârlık" düşüncesine sahip kişiler tarafından hazırlanan "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi"nde de "Amerika'nın küresel liderliği ele geçirmesinin şart olduğunun" vurgulanması, sorunların daha da ağırlaşmasına neden olmaktadır. "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi" mutlak bir hegemonya öngörmekte, ABD'nin lideri olduğu "tek kutuplu" bir dünya hedeflemektedir. Michael Hardt ve Antonio Negri, Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel hegemonya hedefinin varacağı noktayı açıklıkla şöyle işaret ediyorlar: "Küresel İmparatorluk" Çarşamba günü Amerika yanlışlarından ders alabilir mi? Sorusuna cevap arayacağız. ..... (*) Roger Garaudy, Amerikan Efsanesi ve 11 Eylül komplosu. TEV yayını, İstanbul, 2003. (**) Abdullah Özkan, 21. Yüzyılda ABD'nin Küresel Stratejileri İstanbul, Mart 2006