İlâhiyatçılarımız ne güne duruyorlar?

A -
A +

Teknoloji / iletişim temelli değişim tüm bireyleri, kurumları ve dünya toplumlarını sarsıyor. İdeolojilerin tutmadığı, dogmaların sorgulandığı bir çağdayız. Ne kimsenin kimseden saklayacak bir yanı, ne de dokunulmazlık / yasak perdesi ardında kurumların eski düzen varlıklarını sürdürme imkânı kalmadı. Değişim tüm sınırları sorgulatıyor, eski ezberleri bozuyor. Artık bir özne(kişi, kurum, toplum) dünyanın kendi mihverleri etrafında döndüğü kibriyle devam edemez. Her özne bu kaçınılamaz değişimi anlamak ve yeniden konumlanmak zorunda. Aksi halde misyon ifa edemeyecekler. Bu gerçeğin din adamlarını, dinî cemaatleri ve diyanet camiasını da yakından ilgilendirdiğini vurgulamak istiyoruz. Değişim anaforu birtakım köhne yapıları yerle bir ederken, birçok engelleri de ortadan kaldırdı. 11 Eylül 2001 hâdisesinden sonra batı menşeli "İslâm ve terör", "Müslümanlık ve gerilik" çamurları etrafa saçıldı. Ama İslâmiyet hakkında hiç bilgisi, ilgisi olmayanlar nezdinde "peki ama İslâm nedir?" sorusunun sorulmasına ve İslâmî kaynakların araştırılmasına da yaradı. Bu ilgi öylesine arttı ki dünya İslâm ahlâkının dengeleyici, düzenleyici bir katalizör olarak fert vicdanında, toplum hayatında rol almasını ister oldu. Bu düşüncenin Türk aydınlarında da belirgin hâle geldiğini fark ediyorsunuzdur. Hele geçmişinde Marksist diye damgalanmış, felsefî veya lâ-dînî cereyanlarla ömür tüketmiş çok entelektüel bugün bir arayış içindeler ve samimî olarak soruyorlar: * Küreselleşme gerçeği karşısında İslâmın mesajı nedir? * Demokrasi ile İslâm, Liberalizm ile İslâm bağdaşır mı? * Kitlesel veya münferit, örgütsel veya değil adam öldürmenin, cana kıymanın dindeki yeri nedir? *"Kutsal" örtüye büründürülerek işlenen cinayetler, cânîlerin iddia ettiği gibi "aklanmış" mı olur? Diye soruyorlar. En önemlisi "biz bu konularda akıl yürütmek istemiyoruz. Ama samimî dindarlar, bilim adamları çıkıp bizi aydınlatsınlar" diye bekliyorlar... Bakıyorum, birkaç cılız yazı ve üç beş mırıltının dışında cevap yok... İlâhiyat profesörü, dinî meseleler köşe yazarı ve daha başka namlar altında eski sistem çalışanlar da değişimi görmeliler. Köylü toplumuna ayarlanmış bilgi seviyesiyle yukarıdaki sorulara cevap veremezsiniz. Bu ihatalı soruları "evet", "hayır", "yasak", "haram" kelimeleriyle geçiştiremezsiniz, geçiştirmemelisiniz... Aydınlar, sorularına aynı derinlik ve vukûfla cevap verecek ilâhiyatçıları arıyorlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.