Bugünlerde gündem çok yoğun. Bir gün kene, bir gün Ergenekon öne çıkıyor. Parti kapatma dâvâları bile gerilere düştü. Kafamız karışıyor. Medyada yer alan haberlere göre Meclis'te kene paniği yaşanıyormuş. Önce bir personeli kene ısırdığı haberi yayılmış. Ardından bir milletvekilini!.. Meclis Başkan vekili Pakdil, "Keneler her tarafa giriyorlar. Meclis'e, komşu binalara, Deniz Kuvvetleri'ne, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'ne, Ankara'nın her yerine... Tedbir almamız lâzım" demiş. Kenelerin Meclis'e kadar gelmesi üzerine bir milletvekili de kanun teklifi yapmış. Bu mahluklar çocukluğumuzda bildiğimiz koyunların, köpeklerin, atların derisinde asalak yaşayan "sakırga" diye tanıdığımız böceklerden çok farklı. Bunlar insanlara tebelleş oluyor. Çengelleri ve vantuzlarıyla deriye yapışarak saatlerce kan emiyorlar. Sinekler gibi sokup hemen bırakmıyorlar. Hortumundaki çıkıntılar geri çıkışı engellediği için, keneyi çıkartırken zorlamamak gerekiyor. Zorlanırsa sıvıyı erken salgılayıp virüs bulaştırma veya hortumu koparak cilt içinde kalma riski var. Zorlayıp patlatmamak da gerekiyor. Zira pis kanı insanın cildine, gözüne bulaşabilir. Uzmanlar vücuda yapışık bir kene görürseniz cımbızla ağız kısmından tutup, vida gibi çıkartmaya çalışın. Ama en iyisi bir sağlık kurumuna başvurun, diyor. Bendeniz Ergenekon denilen terör yapılanmasını bu kene tehdidine benzetiyorum. Onunla mücadeleyi de en az kene operasyonu kadar usturuplu yapmayı öneriyorum. Savcılığın 2500 sayfaya ancak sığdırdığı bilgilerden sızanlara göre; bu kan emen, can alan, özgürlük düşmanı örgütün soruşturulması bugün ülkemizin en hayatî konusudur. Çağdaş medeniyet arayışlarımıza, yüz otuz yıldır bir türlü başaramadığımız gerçek demokrasiye kavuşabilmek için Ergenekon illetinden mutlaka kurtulmalıyız. Bazı çevreler bin desiseyle konuyu sulandırmaya, gündemden düşürmeye çalışıyorlar. Onları ibretle izliyoruz. Meclisimiz, hükümet, emniyet teşkîlâtı, yargı kurumları ve elbet milletimiz bu örgütün bütün eylem ve unsurlarıyla açığa çıkmasını sağlamalıyız. Kimvurduya gitmesine fırsat vermemeliyiz. Halkımız varlığına musallat olan bu "derin illetten" artık kurtulmalı. Örgütün başı, kanla şişmiş gövdesi, hortumları, vantuzları tüm organları açığa çıkarılmalı. Ucu nereye varır, kime çıkarsa aktif veya pasif bütün unsurlarıyla müstahak oldukları cezaya çarptırılmalı. Keneler, keklikleri düşüncesizce vurduğumuz, sülünlerin neslini tükettiğimiz için çoğaldılar. Şimdi keklik yuvaları yaparak, sülün çiftlikleri kurarak yanlıştan dönmeye çalışıyoruz. Ergenekoncular ise özgürlüğe gözü açılmamış, insan haklarının bilinmediği ortamlarda serpilip yayılıyorlar. Onun için demokrasiye düşmanlar. Hem Ergenekon, hem demokratik hukuk devleti bir arada olamaz. Bu illetten kurtulduğumuz gün devleti de, kurumları da yerli yerine oturtup, halkın önünü açabileceğiz. Âlemin bize "özürlü ülke" nazarıyla bakmasından çok sıkıldık. Artık gasbedilmiş haklarımızı ve gerçek demokrasiyi istiyoruz. Bu fırsatı hebâ ettirenleri, ettirmeye çalışanları, yan çizenleri kim olursa olsun bu millet asla affetmeyecek.