Gündemimiz ekonomik başarının sürdürülmesi, AB müzakereleri, enerji stratejisi, eğitim reformu, istihdamın artırılması, özgürlüklerin yaygınlaştırılması, demokrasinin yerleştirilmesi, kamusal alanın daraltılması, insanın önceliği gibi konular üzerine yoğunlaşması gerekirken, bir kısım çevreler Hükümet/TSK, YÖK/Hükümet, kıyafet/içki/laiklik, cumhurbaşkanı kim olacak? Sorularıyla ve konularıyla aklını yemiş! Gündem bunların dışına çıkmasın, zehir zemberek lâflar edilsin, kılıçlar çekilsin istiyorlar. Daha olmazsa "kem bir söz" avlamak için elde mikrofon, kapı bayır dolaşıyorlar. Dolduruşa gelip, dil zembereğini çözüverenler var! Halkımız eşsiz ferasetiyle konuşanların ilgi sahasına bakıyor, sarf ettiği kelâmı tartıyor, kimin hangi deliğe düştüğünü gözetliyor. Her birinin çapını ve kıratını ölçüyor! Vakti gelince kullanmak üzere, zihninin bir köşesinde tutuyor. Yakın ve uzak geleceğimizi şekillendirecek bir berzahta yol aldığımızı kime duyursak? Fırtına heveslilerini bir kaşık sudan nasıl çıkarsak? İç işlerini çözememiş bazı Avrupa ülkeleri yolumuza pıtrak serpmeye çalışıyor. Papaza kızıp oruç bozmanın anlamı yok! Müzakerelerde yol almamız, Avrupa'nın artılarını toplayacak düzeni bir an önce kurmamız lâzım. Günü gelince girip girmeme referandumunu biz, kendimiz yaparız! Ama önce o güne bir varalım. ABD Irak'ta girdiği batağı yeni anlıyor ve çıkış yolu arıyor. Başkan Bush'un kendi ülkesinde kredisi %33'e düşmüşken, üstelik "neo-con"lar 2008 seçimlerini düşünmeye başlamış iken bizi Amerika'nın İran ve Suriye politikasına yamamak isteyenler az değil! Ülke ekonomisi topyekûn bir dönüşüm içinde. 2001 yılından bu yana uygulanan maliye ve para politikalarının olumlu neticeleri enflasyondan, faize, dış ticaretten carî açığa, büyümeye ve milli gelire kadar hayatımıza yansımış bulunuyor. Ama 35 yıl sallantılar, çalkantılar, yüksek enflasyonla yaşamış ve uluslararası itibarı sıfırlanmış bir ülke olmanın izleri zihinlerde hâlâ canlı. Bunlar sahiden kalıcı mı? Geri dönüş kesinlikle gündemden kalktı mı? Soruları fısıltıyla da olsa sorulmaya devam ediyor. Sağdan, soldan, arkadan, alttan, göbekten yoklanıyoruz. Sendelememizi bekleyenler var. Ekonomideki başarı ve siyasetteki istikrar bu yıl test ediliyor. Seçim yaklaştıkça, geçmişin bedavacılığını özleyen özel ve tüzel aktörlerin daha akortlu eylemler yapacağından ve hükümeti tavize zorlayıcı her türlü çabayı göstereceğinden şüpheniz olmasın. "TL çok değerli, değerini düşürelim", "Bakkallar zarar ediyor, büyük mağazalara dur diyelim" türü teklifleri masumane bulamadığımızı ifade edelim. Değişime ayak uyduramayan, rekabet içinde kendine yer bulamayanlar ya savaş açacak, ya da iktidara hulul etmenin yollarını arayacak. Geleceğe dair projeksiyonlarımızın 2006 verilerine dayanacağını söylesek, abartı yapmış olmayız. Bunun farkında olmalı ve eskiden kopuş anlamına gelen dönüştürücü politikaların kesintiye uğramasına veya hız kesmesine asla rıza göstermemeliyiz.