Önceki iki yazımızda AB'nin iç ve dış sorunlardan, zorluklardan korunmuş dikensiz gül bahçesi olmadığını ve geleceğinde ciddî meydan okumalarla karşılaşacağını ifade etmiştik. İlk darboğazın petrol kaynaklarının tükenmesiyle oluşacağını ve domino etkisiyle tüm sektörlerin ve dünya ticaretinin çökme noktasına varabileceğini yazmıştık. AB'nin zaafları bununla sınırlı değil. *** Avrupa'nın bir şekilde petrol sonrası dönemin meselelerini aşacağını, enerji açığına çözüm bulacağını varsayalım. Sırada Asya kaynaklı tehdit beklemektedir. AB şirketleri dokuma, spor giyim, saat, elektrikli aletler üretimini Çin'e, Tayland'a, elektronik malzeme üretimini de Tayvan, Hong Kong veya Malezya'ya kaydırmış bulunmaktadır. Teknoloji ve bilgi desteği vererek, otomobil dahil birçok ürünü cazip Çin piyasasında yaptırmak gündemdedir. Bu gidişle Japon arabalarından sonra ucuz Kore ve Çin arabaları da Avrupa piyasasını işgal edecektir. Avrupa'nın elektrik/elektronik aletler üretimini Asya'ya bırakıp, yazılım, program, uzay türü ince mühendislik ürünlerine yönelebileceği tahminleri tutmaz. Zira Asya basit kopyacılıktan çıkalı çok oldu. Hindistan şimdiden bilgisayar yazılım ve programlarında Avrupa'nın önüne geçmiştir. 30 yıldan bu yana atom teknolojisi ve bombasıyla tanışıklığı vardır, Bangalor ve Maysur silikon vadisi olma yolundadır. Uzay yarışında ise, ABD ve Rusya'dan destek almadan kendi istasyonlarına çıkamayan bir AB bulunmaktadır. Böylesi bir rekabeti AB nasıl göğüsleyebilir? Bu sorunun her toplum için geçerli tek cevabı: Eğitim, eğitim, daha çok çalışmak, insanların yeteneklerini ve güçlerini açığa çıkarmak, dünya liginde bir numara olacağı yüksek uzmanlık merkezleri kurmak... Güvenlik ve savunma zaafı Gelelim AB'nin üçüncü zayıf noktasına... 20. asrın sanayileşme yarışını önde göğüsleyen Avrupa, savunma ve güvenlik işini hafife aldı. Hattâ küçümsedi. Ne zaman ki Yugoslavya dağıldı ve savaş patlak verdi. NATO ve ABD'siz bir yere varamayacağını anladı. Şimdi on binlerce kilometre uzakta Afganistan ve Irak'a ABD'nin 150 binlik orduları nasıl indirebildiğini anlamaya çalışıyor! Yarın elektronik ve robot silâhları, akıllı tankları, askerî uyduları, "modüler ordusu" ve haber alma gücüyle ortaya çıkacak ABD karşısında, AB'nin piramit yapılı köhnemiş düzeniyle nasıl bir tavır sergileyebileceği merak konusudur. ABD'nin tartışılmaz teknolojik üstünlüğü, Çin ve Hindistan'ın bitmez tükenmez insan varlığı karşısında AB ne anlam ifade etmektedir? AB üyesi 25 ülkenin askerî bütçesi ABD'nin yarısı. Ama gerçek askerî gücü bu kadar da değil. Uzmanlar, eğitimleri ve silah sanayileri farklı, araştırma ve güç entegrasyonu zayıf bir Avrupa'nın gerçek askerî gücünün 1/2 değil, ancak 1/10 olabileceğini söylüyor. Özetle; AB'nin yarınları sorunsuz değil. Ama Türkiye AB yolundan sapmamalıdır. Teşebbüs, inanç ve fikir özgürlüğü tam olduğu gün sesimiz daha gür çıkacak, milletimiz mecrasını bulacaktır.