Avrupa Parlamentosu(AP) Türkiye'yi incitici, Avrupa iç siyasetine dönük bir taslağı bugünlerde oylamak üzere. Komisyondan geçen haliyle kabul edilirse Türkiye raporunda; Kıbrıs Rum kesiminin istekleri, hak ve özgürlüklerdeki eksiklerimiz sıralanacak. En tahrik edicisi ise, sözde Ermeni soykırım uydurması yetmiyormuş gibi, Pontus, Süryani iddiaları da yer alacak. Avrupalı yol kesiciler 1920 Sevr'ine takılıp kalmışlar. Onları bugüne ve geleceğe baktırmak için çok sabırlı olmamız gerekiyor. Büyük ihtimalle kabul edilecek taslağın bir yaptırım gücü olmasa da, mide bulandıracak. Ardından 24 Ekim günü AB Komisyonu 2006 Türkiye İlerleme Raporunu yayınlayacak. İşte o raporu önemsemek zorundayız. TBMM vaktinden iki hafta çalışmaya başladığına göre, hükümetin o güne kadar 9. Uyum Paketini meclisten geçireceğini tahmin ediyoruz. Böylece İlerleme Raporuna daha az pürüz yansıyacaktır. Raporda "Uyum paketleri hazırlıyor, kanunları hızla çıkarıyorsunuz, uygulamayı beceremiyorsunuz" diyeceklerini tahmin ediyoruz. Yerden göğe kadar haklılar. Uygulamada kağnı dönemindeyiz. AB uyumu köklü bir zihniyet değişimini gerektiriyor. Devlete hakim, dünya'ya 100 yıl öncesinin evhamları ile bakan bürokrasimize "dünyanın düzleştiğini" anlatmak zaman alacak. Gölgeler karışır kökler değil! Soydaşı Papa'nın telkinlerine yakınlığı ile bilinen Şansölye Merkel Ekim ayında ülkemize gelecek. Umarız gerçekleri anlamış olarak gelir ve aklın yolunu seçer. Medeniyetler çatışmasına odun taşımaz. Son herzesinden sonra programını iptal etmez ise Papa Kasım ayında ülkemizde olacak. Bunlara bir de Avrupa Parlamentosundan(AP) çıkabilecek mide bulandırıcılar eklenirse, Avrupa'daki Türkiye muhalifleri ile Türkiye'deki Avrupa muhalifleri aynı platformda buluşmuş olacak. Hıristiyan Demokratların ve bir kısım Avrupalı fanatiklerin başını çektiği kesimler Türklerin AB'ye girmesinin "Hıristiyan Kulübü" özlemini yok edeceği, karar organlarında Türk ağırlığının artacağı korkusunu taşıyor. "Ulusalcı ve beyaz" çevrelerimiz ise şeffaf, kurumsallaşmış, özgürlükçü bir Avrupa'da imtiyazlarını kaybedecekleri korkusunu yaşıyor. Papa ve AP'nin havayı kokutmasını fırsat bilen AB karşıtlarımız boş durmayacaklar. Başbakan'a Söğüt'te sataşanlarla, aşırı solu, Rahşan hanımı ve inadına lâikçileri meydanlarda "Haçlılar geliyor, din elden gidiyor" etkinliklerinde kol kola görürsek şaşırmayalım. Batı'nın çirkinliklerini alıp, fennini bıraktığımızı söyleyip duran aşırı sağ/ aşırı sol karması ulusalcılarımıza sesleniyoruz. Eğer samimi iseniz, şimdi Batının teknolojisini, çalışma disiplinini, özgürlüklerini, düzenlerini almanın tam zamanı. Bu da Avrupa Birliğine tam üye olmaktan geçer. Sizin "Avrupa ormanına girersek kayboluruz" korkunuzu anlıyoruz. AB'ye bir gün girersek gölgelerimizin onlarınki ile iç içe olacağı, büyük loşluğun ürküteceği doğru. Ama korkmayın. Ormanda karışan gölgelerdir, kökler değil! Asırlar ötesi köklerimiz bizim köklerimiz olmaya devam edecek. Tabiî rekabet içinde yarışacak kadar köklü olanlara sözümüz. Köksüzler için zaten fark etmez!