"Adalet mülkün temelidir"

A -
A +

İzmir'in Konak meydanında şehrin sembolü hâline gelen iki eser vardır: Saat kulesi ve sekizgen planlı küçücük Yalı Camiî. Bunların tam karşısında şimdiki Hükümet Konağı'nın yerinde eskiden Adliye Sarayı vardı. 1880'li yıllarda inşa edilen Adliye Sarayı'nın kitâbesinde, adaleti ve dürüstlüğüyle meşhur Hazreti Ömer efendimizin "El adl-ü esâs-ül mülk" sözü İslâm harfleriyle ve altın varakla yazılıydı. İzmir'in 40 yıl öncesini bilenler hatırlayacaklardır. Bu bina 1967 yılında, bir zeytinyağı ihracat yolsuzluğu dâvasına bakıldığı günlerde yandı. Birkaç saat içinde harabeye dönen binada sözünü ettiğim kitâbe sapasağlam kalmıştı. Üniversite öğrencilik yıllarımızda buna kendimizce bir anlam giydirmiştik: "Yolsuzluklar olsa da, binalar yıkılsa da adalet ayaktadır, o yıkılmaz" demiştik. Yanan bina yıllarca virane gibi kaldı. Sonra eskisinin aynısı yapılmak üzere ihale edildi ve 1980'lerde aynı yere kopyası çıkarıldı. Ama bir farkla: Binanın kitâbesine bu sefer Hazreti Ömer'in bahsettiğim sözü değil, "İzmir Hükümet Konağı" yazılmıştı! Adliye binası ise arkalarda bir yerlere sığdırılmıştı. Sanki "adalet de ne imiş, ben ettim oldu!" kabadayılığını andıran bir davranıştı. O zamanlar bu değişikliğe bir anlam verememiştik. Yargıya toz konarsa, devletin tabanı çıkar! Şimdi yolsuzluk haberleri gündemimizden düşmüyor: Enerji alımında yolsuzluk, ihâlelerde yolsuzluk, gümrüklerde, vergide, bankalarda yolsuzluk.... Ama özellikle son günlerde yer alan yargıdaki yolsuzluk iddiaları şaka götürmez. Şüyûu vukuundan beter derler. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başsavcısı, Adalet Bakanı bu anlamda endişelerini dile getiriyorlar. Böyle bir şeyin lâfının edilmesini bile kabullenemeyiz! Dünyada yan yana gelemeyecek iki kavram varsa o da adalet ve yolsuzluk kavramlarıdır. Yazımıza başlık olarak seçtiğimiz büyük söz; devletin, mülkün, organizasyonların, varlığın temelinin adalet olduğunu bildirmektedir. Önceki makalemizde minimum yasasından bahisle, fıçının en alttaki çatlağa kadar dolabileceğini yazmıştık. Eğer adalete gölge düşerse, maazallah yargıya yolsuzluk bulaşırsa bu, adliye binasındaki kitabenin kaybolduğu anlamına gelmez. Devletin taban tahtasının çıktığı anlamına gelir. Temeli, tabanı olmayan bir ülke ayakta duramaz! Kurumlarda şeffaflığı, yöneticilerin hesap vermelerini, kamu reformunu bunun için istiyoruz. "Şeriatin kestiği parmak acımaz." Bir yapıya kir bulaşırsa, onu üst basamaktan alta doğru temizlemekten başka yol yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.