Amerikan menfaatleri ve İsrail lobisi -2-

A -
A +

Pazartesi yazımızda Amerikalı iki siyasal bilimcinin; John Mearsheimer (Chicago Üniversitesi) ve Stephen Walt (Harvard Üniversitesi) İsrail lobisi hakkında yayınladıkları rapordan söz etmiştik. 80 sayfalık rapor dünyada geniş yankılar uyandırdı. Rapor, ABD ve İsrail ile kaçınılmaz ilişkiler yumağı içinde bulunan Türkiye'yi ilgilendiren çok ipuçları taşıyor. Ayrıca Dünya gündemine yerleşen İsrail/Filistin/Lübnan olaylarını, ABD/İran/İsrail/Suriye gerilimini ve tümüyle Yeni Orta Doğu projesini yorumlayabilmek için İsrail lobisinin etkinliğini anlamak gerekiyor. İsrail lobisinin hoşuna gitmese de, bilimsel ve bîtaraf olduğuna inandığımız bu rapordan özet tercümeler veriyoruz. Umarım okuyucularımıza faydalı olur. "1967 Altı Gün Savaşı'ndan bu yana, ABD'nin Orta Doğu politikasının merkezinde hep İsrail bulunuyor. İsrail'e verilen tereddütsüz destek ve bölgede demokrasiyi yaygınlaştırma çabası Arap ve İslam kamuoyunu tahrik etti. Bu sadece ABD'nin değil, başka birçok ülkenin güvenliğini de tehlikeye attı. Bu durumun Amerikan siyasî tarihinde eşi benzeri yok. Ne oldu da ABD, İsrail'in çıkarlarını savunmak için hem kendi güvenliğini, hem de çok sayıda müttefikinin güvenliğini bir kenara atabildi?" "ABD'nin Orta Doğu politikasının tamamen iç politikadan, özellikle de İsrail Lobisinin faaliyetlerinden kaynaklandığını söylemek mübalağa olmaz. Öyle ki Amerikalılar çıkarlarının İsrail'in çıkarlarıyla âdeta özdeş olduğuna inanır oldular." "İkinci Dünya Savaşı'dan sonra Amerika'nın İsrail'e yaptığı yardım 140 milyar doları aşmış bulunuyor. Her İsrail'li bir yılda 500 dolar Amerikan yardımı görüyor. Bu yardımlar sayesinde İsrail'de kişi başına yıllık gelir Güney Kore ve İspanya ile yarışır hale geldi ve müreffeh bir sanayi devleti oldu. Başka ülkeler aldıkları yardımın hesabını vermek ve parayı ABD'de harcamak zorunda iken, aldığı yardımı nasıl harcadığının hesabını vermek zorunda olmayan tek ülke de İsrail'dir. Dahası ABD, silah sistemleri geliştirmesi için İsrail'e yaklaşık 3 milyar dolar verdi ve İsrail'in, Blackhawk helikopterleri, F-16 jetleri gibi silâhlara erişimini sağladı. ABD bununla da kalmayıp, İsrail'e NATO'daki müttefiklerine vermeyi reddettiği istihbarata ulaşım imkânı tanıyor ve İsrail'in nükleer silâhlar edinmesine de göz yumuyor." İsrail'in Orta Doğu'daki en büyük askeri güç hâline geldiğini bildiren yazarlar, askerî kapasite ve caydırıcı güç itibariyle İsrail'in komşularıyla arasındaki farkı çok açtığını kaydediyor ve "Eğer ABD mazlumun yanında olsaydı, İsrail'i değil, onun düşmanlarını destekliyor olması gerekirdi" diyorlar. Sırası gelmişken İsrail'in askerî gücü (tsahal) hakkında kısa bir not aktaralım: 186500 muvazzaf ve 445000 yedek, 3630 tank, 470 savaş uçağı, 181 helikopter, 15 savaş gemisi, 3 denizaltı. Yıllık kişi başına askerî harcama 1429 dolar ile dünya rekorunu elinde bulundurmaktadır. (Kaynak: JCSS, The World Fact book 2005, CIA) Rapordan özet bilgi sunmaya devam edeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.