Medenî kanunumuzun ikinci maddesinde "Bir hakkın sırf gayrı ızrar eden suiistimalini kanun himaye etmez" hükmü vardı. Yeni düzenlemede bu ifade "Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz" diye geçiyor. Yani şunu demek istiyor: Hukuk düzeninde bir hakkın sadece zarar vermek amacıyla kullanılmasına yer yoktur. Bu hüküm ta Roma Hukukundan gelmedir. Cumhurbaşkanı seçiminde toplantı yeter sayısı ile karar sayısı kavramlarını bir türlü çözemedik ve sonunda mahkemelik olduk ya, oraya varmak istiyorum. CHP bu ayrımı örtbas edip, 367 lâzım diye tutturdu ve mahkemeye götürdü. Ben de soruyorum: 1982 Anayasasına 1961 Anayasasında bulunmayan cumhurbaşkanının dört turda seçilmesi, aksi halde seçime gidilmesi hükmü neden konmuştu? Diye. Hatırlayınız, 6 Nisan1980 günü süresi dolan Fahri Korutürk'ün yerine meclis aylarca yeni cumhurbaşkanı seçemedi ve Cumhuriyet Senatosu Başkanı İhsan Sabri Çağlayangil 12 Eylül 1980 askerî darbesine kadar cumhurbaşkanlığına vekâlet etti. Böylesi olumsuzluklar tekerrür etmesin ve Cumhurbaşkanı seçiminde tıkanıklıklar ortaya çıkmasın diye 1982 Anayasasına siyasal sistemin önünü açacak çeşitli çözüm yolları öngörüldü. Bunlardan biri de şimdiki 102'nci madde: "Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir... En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır. Bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir". Bu hüküm sayesinde, 1961 Anayasası döneminde görülen Cumhurbaşkanının seçilememesi şeklinde bir tıkanıklığın ortaya çıkması mümkün değildir" [*] Nitekim Kenan Evren'den sonra o makama seçilen Özal, Demirel ve Sezer böylesi tıkanmalarla karşılaşmadı. Özetle, 1982 Anayasasına konulan 102. madde, cumhurbaşkanı seçememek veya seçtirmemenin panzehiri. Hal böyle iken CHP'nin ilk turda 367 şarttır demesi, ikinci turu ortadan kaldırmaya yönelik bir dayatma değil mi? Erken seçim yapılsa ve bir parti tek başına 367'yi sağlayamasa, muhalefet de hep şimdikiler gibi inatçı olsa, cumhurbaşkanı yine seçilemeyecek mi? Bu davranış "bir hakkın sadece zarar vermek amacıyla kullanılması" anlamına gelmez mi? Hukuk düzenimizde buna yer var mı? Soruyorum... Böyle bir şey olabilir mi? Not: Bu makaleyi yazdığımızda Anayasa Mahkemesi kararını henüz açıklamamıştı. ..... [*] Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s.35-44 ve Kuzu, 1982 Anayasasının Temel Nitelikleri, s.3-44