Ülkemizin çözüm bekleyen temel meselelerini kaç zamandır askıya aldık. Kaçınılmaz olarak rejim ve seçim işlerine odaklandık. Milletçe umutla umutsuzluk arasında gidip geldik. Aylardan beridir bu berzahtan çıkmaya çalışıyoruz. Siyasî tarihimizin belki en kritik eşiği sayılabilecek "cumhura en yakın cumhurbaşkanı"mızı seçtik. Bu iş tam da fetihler haftasına rast geldi, hızlı bir törenler ve kabuller süreci yaşadık. Hazmetme süresi tanımayan bu hızlı trafikte rengârenk bürokrasinin oturuşmamış, hazımsız reflekslerine de şahit olduk. Neyse ki kokteyllerde alınan birkaç aperatif imdada yetişti. Hem yiyenler, hem seyredenler, tüm millet rahatladı... 60. hükümet kuruldu, programını sundu, bugün de güvenoyunu almış olacak. Artık ekonomide ve siyasette çözüm bekleyen temel meselelere dönmenin zamanıdır. Öncelikli meselelerimiz Evvelsi gün hükümet programının mecliste tartışılmasını sabırla izledim. Gönül isterdi ki konuşmalar ışık tutan fikirlerle ve ehemmi mühimme tercih ederek yapılsın. Hükümet programı, muhalefet sözcülerince hedefler, kaynaklar, politikalar ve teknikler olarak sistematik bir tarzda eleştirilsin. Hedeflerin tutarlılığı tartışılsın, alternatif görüşler sunulsun. Bir asır öncesinin devlet, toplum, fert ilişki modeliyle 21. asır fikir ve kavramlarının artık örtüşmediği, küresel çapta meseleleri kucaklamak gerektiği vurgulansın. Dönüşümün nasıl başarılacağı, değişimin nasıl yönetileceği tartışılsın. İnsanî kalkınmışlık endeksinde daha üst sıralara çıkma azmimiz dile getirilsin... Heyhat! Yapraklara boğulmuş dar havsalanın, ormanı bırak ağacı dahi görmekten âciz lâf kalabalığından başka şey bulamadım... Kimin çizdiği, ne kadar isabetli çizdiği, ne derece fayda getirdiği meçhul bir "kırmızı çizgiler" edebiyatı sürüyor... Yasakçı ve statükocu zihniyet aynen duruyor! Hâlâ etnik, genetik, mahallî, ideolojik kutucukların içinden dünyaya bakılıyor olması yeni ufuklar heyecanı güdenleri şaşırtıyor. Bugünden itibaren hükümetimizden ve parlamentomuzdan çözüm beklediğimiz işler arasında en önemlisinin yeni bir anayasa yapmak olduğunu düşünüyoruz. Şöyle; üzerinde darp izi bulunmayan sivil bir anayasa. Açıklamalar hükümetin tam bu noktada olduğunu gösteriyor. Taslak açıklanınca uzun uzadıya tartışacağız. İkinci olarak dünya ile bağlarımızı yenilemeli, dışa açılmalıyız. Sn. Sezer Çankaya'dan başka diyar, sekreteryasından başka cumhur tanımıyordu. Sn. Gül Anadolu'yu, mağripten maşrığa dünyayı dolaşmalı, bizi âlemde temsil etmeli. Sn. Başbakan Avrupa, ABD liderleriyle, komşularımızla oturup, iki yıldır tavsayan diplomasiye bir ivme vermeli. AB ilerleme raporu öncesinde ikna turlarını tamamlamalı. Sn. Babacan Avrupa'da üs kurmalı. Ve üçüncü olarak işsizlikle mücadele edilmesini bekliyoruz. Son beş yılda kaydedilen hızlı büyüme performansına rağmen işsizlik kanayan yaramız olmaya devam ediyor. İşsizliğe bu dönemde mutlaka çare bulunmalı, gündemin alt sıralarına düşürülmelidir. Bunun için istihdamı artırıcı ne önlem gerekiyorsa; vergi yükünün azaltılması, enerji maliyetlerinin aşağı çekilmesi, iş kurmanın kolaylaştırılması, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi vs. ne gerekiyorsa hemen uygulanmalıdır... Arkası nasıl olsa gelir. Bunları başarmak için hükümete lâzım olan gücü milletimiz 22 Temmuz'da vermiştir.