Avrupa Birliği ile hangi noktadayız?

A -
A +

Türkiye'nin AB üyelik süreci iki yıldır belirsizlikler ve zorluklarla dolu bir yolda ilerliyor. Bir yanda Kıbrıs sorunu mide bulandırmaya devam ediyor. Diğer yanda Fransa başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin dar görüşlü politikacıları Türkiye üzerinden iç siyaset yapmaya devam ediyor. Bunların etkisiyle Avrupa kamuoyunda Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyenlerin oranı %40'larda seyrederken, ülkemizde AB sürecine verilen halk desteği düşüyor... Öte yandan Türkiye müzakere sürecinde AB'nin takdirini kazanan bir performansla ilerliyor. AB'nin sağlıktan eğitime, tarımdan enerjiye tüm politika ve standartlarına ait 100 bin sayfalık AB müktesebatının Türkiye ile genel karşılaştırmasına dair tarama sürecini geçen yıl tamamladı. Son iki yılda çeşitli bakanlık ve kuruluşlardan 1200'ü aşkın uzmanımız Brüksel'de çalışmalara katıldı. Avrupalı uzmanlar Türklerin performansına övgü yağdırıyorlar. AB Komisyonu Türkiye Temsilciliği, müzakereler başlayalı beri 100'ün üzerinde uzman kadro ile çalışıyor. Komisyon'un Brüksel'deki dairelerinde 400 uzman, Türkiye konusuyla doğrudan ilgileniyor. AB ile şimdiye kadar 'Bilim ve Araştırma', 'İstatistik', 'Sanayi ve İşletme' ve 'Mali Kontrol' başlıkları müzakere edildi. Yıl sonuna kadar iki ya da üç başlıkta daha müzakerelerin açılması bekleniyor. Aslında bunlar müzakere sürecinin sessiz ve derinden ilerlemeye devam ettiğini de gösteriyor. Nicolas Sarkozy inadından döner mi? AB, geçen yıl Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesimine ait gemi ve uçaklarına liman ve havaalanlarını açmamasını gerekçe göstererek sekiz başlığın açılmasını askıya almıştı. Fransa Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkan grubun başını çekiyordu. Simdi Fransa'nın itirazını beş başlıkla sınırlandırmış olduğu görünüyor. Bunlar "tam üyelik"le doğrudan ilgili olan tarım sübvansiyonları, bölgesel yardımlar, ortak ekonomi ve para politikası ile Türkiye'nin AB kurumları içindeki temsili ve Türk vatandaşları için AB vatandaşlık haklarını kapsayan başlıklar.. Nicolas Sarkozy, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında seçildiği takdirde Türkiye ile üyelik müzakerelerini durduracağını bile söylemişti. Seçimlerin ardından Türkiye politikasını ılımlı sayılabilecek bir çizgiye çekmeye çalışıyor. Ağustos sonunda ElysÈe(Elize) sarayında büyükelçilere hitaben "Türkiye ile müzakerelerde -tam üyeliği hedef alanlar dışında- yeni dosyaların açılmasına karşı çıkmayacağını" söylemişti. Sonra bir danışmanını Türkiye'ye gönderdi. Onu Fransa Dışişleri Bakanlığı müsteşarının ziyareti izledi. Evvelsi gün de Türkiye'nin tam üyeliğine sıcak bakan dışişleri bakanı Kouchner Ankara'daydı. ''Birçok konuda ortak görüşlerimiz var. İlişkilerimiz son dönemde biraz serinlemişti, umarım ısınacak. Türkiye bizim için, biz de Türkiye için önemli ortağız'' deyip gitti. Bunlar Sarkozy'nin kendi sebep olduğu açmazdan kurtulmak isteği olarak yorumlanıyor. Brüksel çevreleri "olumlu bir gelişme" değerlendirmesi yapıyor. 2008'de AB dönem başkanlığı Fransa'ya geçecek. Samimiyetlerini esas o zaman göreceğiz. AB Komisyonu'nun 6 Kasım'da açıklayacağı İlerleme Raporu'nda AB'nin küresel aktör olmasına Türkiye'nin sağlayacağı katkı, AB'nin istikrarında Türkiye'nin rolü ve AB'ye enerji arzında Türkiye'nin önemine vurgu yapmaya hazırlandığı belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Gül Avrupa Konseyinde yaptığı konuşmayla olumlu bir hava estirdi. Bunu hükümetin atacağı adımlarla pekiştirmenin tam zamanıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.