Pazartesi günkü yazım beklediğimden çok ilgi uyandırdı. Özellikle hanımlardan "teşekkür ve memnuniyet" bildiren tepkiler aldım. O cihazlar için kesenin ağzını açmak durumunda olan erkek okuyucularım ise "öyle n'aptın, bize masraf açtın!" diyorlar. Hadi hayırlısı. Güle güle, iyi günlerde kullanın ablalar, hanımlar... Anlaşılan çuvaldız erkeklere batmış. Şimdi iğneyi hanımlara götürmenin zamanı! Balkonlardaki halılardan, kilimlerden bahsetmek istiyorum. Hani şu çırpıldıkça tozlarıyla bereketlendiğimiz kilimlerden. Balkonumuza sofrayı düzmüşken, üst kattan çırpılıp, tabaklarımızı çeşnilendiren, alttakileri derecesiz şereflendiren toz silkmelerden birkaç satırbaşı açmak istiyorum. Efendim, küçük kasabalarda, köylerde hâlâ o âdet yaşıyor mu bilmem. Delikanlılığımızda yetişkin kızlar (veya yetişkinliğini bildirmek için) köy meydanında kilim çırparlardı. İki kız dört ibiğinden sımsıkı tuttukları kilimi öyle çırparlardı ki, çat (!) sesinden kilimler ortasından çatlardı! Erkekler n'apsın? Onlar da rüştlerini, güçlerini ispat etmek için koca halının ortasına kuzu kafası büyüklüğünde taş koyup, hemcinslerini çatlatırcasına halıyı patlatırlardı. O taşı kavak boyu fırlatırlardı... Tahtaboştan çul sarkıtmak, değnekle vurarak silkmek herkesin âdeti idi. Kimsenin elektrikli süpürgesi yoktu. O günün şartları onu icap ettiriyordu. Köylerde yapıyorlarsa hâlâ, helâl olsun. Sağlık işaretidir, kolları dert görmesin. Ama bizler artık şehirli olduk! Bahçe içinde, avlulu evlerde, mesafeli yaşamıyoruz. Apartmanları doldurduk, üst üste, dip dibe oturuyoruz. Kent ortamının, modernliğin gerektirdiği bütün aletleri satın aldık. Hangimizin evinde tür tür süpürücü, halı dövücü, derin yıkayıcı makineler yok? Gel gelelim apartman boyu halı sarkıtmaya, pencerelerden kilim silkmeye devam ediyoruz. Her balkonda "çat!'latan çırpışlar, camdan dışarı çöp atışlar, evlere şenlik bağırışlar... Apartmanda oturup, köydeki gibi yaşamak yakışmıyor hanımlar, ablalar, kızlar... Hiç yakışmıyor. Bugünden tezi yok, gelin ahdedelim; Pencerelerden sarkıtılmış, panjur demirlerine asılmış salkım çamaşırlar olmasın, balkonlarımızda renk renk çarşaflar savrulmasın, İzmaritler atılmasın, çullar çırpılmasın, halılar sarkıtılmasın, Balık kokusu sahanlıkları sarmasın, merdiven başına çöpler konmasın, Komşuluk hakları çiğnenmesin, Sevgi çiçekleri solmasın. Ben sen o, biz siz onlar, Apartman, site, belde, şehir yöneticileri, Gelin bir defa da kendiliğimizden yapalım. Avrupa Birliğinin "bugünden sonra..... halı kilim çırpılmaya" diye bir kriter eklemesini beklemeyelim. Ben ümitliyim, öyle olmak istiyorum. Hadi ablalar, sayın hanımlar, hanımefendiler.