Bir bayram hatırası -2-

A -
A +

1968 öğrenci hareketleri mezuniyetimi iki ay geciktirdi. Hemen askerlik için müracaat ettim. Polatlı'da altı ay Topçu eğitiminden sonra herkes kur'asını çekti. Benim çekme şansım yoktu, torbada kalan son yere gidecektim: Çatalca, nasip! İlk aylarım çok zor geçti. Daha ilk haftasında otelde bavulum çalınmıştı; tüm kitaplarım, giysilerim, günlüğüm... Bir tek hâricî üniformayla kalakalmıştım. Kiralık evi bırak, ayrı bir odaya razıydım. Uyumsuz, doyumsuz ve de meselesiz insanlarla paylaşmak zorunda olduğum bir odada üç ay! Dile kolay. Kışlanın dışında geçen vakitlerde tek nefes borum tarihî Ferhat Paşa ve Alî Paşa Camilerinin tenhâlıkları. İçki kokan kasabada tek gıdam Erdoğan kardeşlerin kek ve börekleri... İki yakası, Emirgân çay bahçesi, Kadıköy iskelesi, eğri sokakları, sarayları, türbeleri, çeşmeleri, yarısı toprağa gömülü kitabeleri ile İstanbul'u öğrendikçe, hayranlığım da arttı. Hafta sonlarını iple çeker oldum. Bir gün yolum üç yıl önce İzmir kaldırımlarında tesadüfen bulup aldığım kitabın satıldığı kitabevine düştü. Yeni baskısı yapılmıştı. Susamışçasına aldım ve oradakilere sordum. Yazarıyla tanışmak istediğimi söyledim. "Pek çıkmaz, kalabalıklara karışmaz" dediler. "Ama bir bayram gününe rastlarsan, buraya bayramlaşmaya gelebilirler" diye umut verdiler. Aylarca gelip gittim, rastlayamadım. Kafama koymuştum, kitaplarını okuduğum, üç yıldır üveysî talebesi olduğum hocamla tanışmaya gidecektim. ? "Sizinle tanışmıştık efendim" 69 yılının Ramazan Bayramı tam bugünlere rastlıyordu. Sabah erken bataryamdaki eratla bayramlaştıktan sonra ilk vasıtaya atladım. Doğruca kitabevine vardım. Bayramlaşmaya gelen kırk kişi kadar vardı. Pek azını tanıyordum. Derken o ân geldi. Kıdemli, değerli talebeleri onların gelmekte olduğunu haber verdiler. Kalbimin bu derece gürp diye vurduğunu ilk defa o gün hissettim. Hani bir şok yaşayanlar veya yüksek dozlu heyecan zincirine tutulanlar 'sonrasını hatırlamıyorum' derler ya, öyle bir şey işte... Hatırladığım bayramlaşırken "sizinle tanışmıştık efendim" diyen ışıklı bir bakış. Ve bayramlaşma sonrasında ayaküstü yaptıkları sohbetten birkaç cümle. Sanki önceden ben sormuştum da onlar cevaplandırıyorlardı... Kulaktan dolma kültürle ilmî gerçeklerin çatışıp sıktığı mengeneden beynimi kurtarıyorlardı. Eser ve müessir arasındaki bağı o gün anlıyordum. Bir de yıllar önce kendi hâlimde tenhalara kaçıp, ufuklara bakarken yalnız olmadığımı... Hani Yahya Kemal "Süleymâniye'de Bayram Sabahı"nı anlatır ya, dolmuştu gönlüm ışıklarla o bayram sabahı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.