Kamu yönetiminde yeniden yapılanmayı ve AB standartlarında düzen kurmayı tartıştığımız şu günlerde değişimden sıkça söz ediyoruz. Patronlar da şirketlerinin ayakta kalabilmesi ve daha rekabetçi olması için "değişim şart" diyorlar. Ama değişimin gerçek mahiyeti üzerinde pek durduğumuz yok. Öyle olduğu için de değişim çabalarının yüzde doksanı başarılı olamıyor. Tırtıl için son, kelebek için taze bir başlangıçtır İpek böceğini bilirsiniz. Yumurtadan cılız bir kurtçuk olarak çıkar. Sürünerek çevresindeki yapraklara ulaşır, beslendikçe irileşir. Başı, boğumları, kılları peydahlanır, giderek sekiz santim uzunluğunda kocaman bir tırtıl olur. Ama hareketleri sınırlı, çevreye karşı korumasız, neslini devam ettirmekten âcizdir. Değişmesi lâzımdır, yoksa ölür. İşte o vakit güvenli bir yere çekilip üstüne koza örer. Kozasının içinde değişim geçirir. Bu ipek böceğinin en önemli ve hassas dönemidir. Eğer darbeye maruz kalmaz ve insanlar tarafından haşlanıp öldürülmez ise kozasını delip, kelebek olarak uçar. Artık kelebeğin tırtıla benzer bir yanı kalmamış, şekil ve yetenekleri tamamen değişmiştir. Hantal ve çirkin tırtılın yerine güzel, kıvrak ve üretken bir kelebek gelmiştir. Tırtıldan kelebeğe değişmeden geçen tek şey genetik özelliklerdir. Bu örnek şirketlerde, ülkede değişim projelerini üstlenen yöneticilere, liderlere yeteri kadar ipucu vermektedir. Değişim alışılmış düzenden kopmayı gerektirir Ülkemiz bugün hem kelebek olmaya özenen, hem de kozaya girmekten korkan tırtıla benzemektedir. Artık gününü doldurmuş sistemlerin yükünü kaldıramıyoruz. Eski alışkanlıklarımızı koruyarak bir yere varamayız. İşleri yapışımızda, olaylara bakışımızda tam bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Bu, mevsime göre kıyafet değiştirmekten öte bir şeydir. Değişim istisna kabul etmez. Yeni bir yapıya dönüşürken, organlardan bir kısmına dokunmamak olmaz. Değişim tüm birimleri, ülkede tüm kurumları kapsamalıdır. Değişim uzun sürelidir: Şirketlerde bu iş 5-10 yıl alıyorsa, ülke için en az çeyrek asır süreceği bilinmelidir. Doğrusu değişim başladıktan sonra hiç durmaz. Kendini yenileyerek ilânihaye devam eder. Bunun için toplumda bir âciliyet duygusu uyandırmalı, herkesin söylemesine, katılmasına imkân vermelidir. Değişim ondan etkilenecek taraflara tam anlatılmadığı zaman sonuca ulaşılamıyor. Bakınız "Değişim istemezük" çığırtkanları şimdiden sokağa dökülmeye başladı...