Birinci Plandan Dokuzuncu Plana

A -
A +

Ay başında Dokuzuncu Kalkınma Planı yayınlandı. Plan, uzun vadeli strateji gözetilerek ve Avrupa Birliğine muhtemel girişimizle uyumlu hazırlanmış. 2007-2013 yıllarını kapsayan bu kıymetli çalışma dış patırtıların ve iç kıpırtıların boğuntusunda kaldı. Gündemde hak ettiği yeri bulamadı. Daha geç olmadan bir girizgâh açalım. İleride ayrıntılarına geçeriz. Toplam dokuz plan sistematik bir incelemeye tabi tutulsa ülkemizin elli yıllık seyir haritası ve geçirmekte olduğumuz değişimin çapı anlaşılabilir. 1962-67 dönemini hedef alan ilk planda "Kalkınma, toplum yapısının değiştirilmesi" olarak görülüyordu. "Sosyal yapı değişikliklerinin titizlikle takip edileceği ve verimli müdahaleleri yapmakta ihmal gösterilmeyeceği" vurgulanıyordu. O günlerde tartışılanları düşününce nereden nereye geldiğimizi daha iyi anlıyoruz. Başbakan İsmet İnönü, koyu devletçilik kokan ve sıkça Kamu İktisadî Teşebbüslerine [KİT] atıfta bulunduğu takdim yazısında "Millî tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararına, gerektirdiği önceliklerle yöneltmek ve iktisadî, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek üzere... bu plan hazırlanmıştır" diyor. Bazılarının "Plan değil, pilav!" diye alaya aldığı o ilk planda ülkenin genel görünümü bakın nasıl tarif ediliyor: "Büyük kütleler çok kötü şartlar içinde ve uygarlık araçlarından yoksun olarak yaşamaktadır. Okuma yaşında bulunan ve bu yaşı aşmış olanların yüzde 60'ı okuma yazma bilmemektedir. Köylerin yüzde 53'ü, kasabaların yüzde 55'i içme suyundan yoksundur. Nüfusun yüzde 69'u elektrikten faydalanamamaktadır. Doğan her bin çocuktan 165'i bir yıl içinde ölmektedir. Dört bin kişiye bir doktor düşmektedir, nüfusun binde 25'i veremlidir. Şehir konutlarının yüzde 30'u oturulamayacak durumdadır. En büyük üç şehirdeki nüfusun yüzde 30'u tek odalı evlerde yaşamaktadır..." İlk plana başlarken nüfusumuz 28 milyon, nüfus artış hızı %3, köylü nüfus oranı %73, milli gelirde tarım %42, sanayi %23, hizmetler %35 paya sahip. İthalat 509, ihracat 347 milyon dolar... Gençlere şaka gibi gelebilir. Ama 43 yıl önceki resim bu. 9. Planın girişinde "Dokuzuncu Kalkınma Planı, İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye vizyonu ve Uzun Vadeli Strateji (2001-2023) çerçevesinde hazırlanmıştır" diyor. Bizce ilk planla dokuzuncu planı farklılaştıran, kıyaslanmaz yapan şu üç vurgu: "Küresel rekabet", "Bilgi toplumu" ve "Avrupa Birliği". Bu üç terim kırk yıl önce ne Türkiye'nin lügatinde vardı, ne de dünyanın. Şimdi bu kavramları özümsemeden ne çağ anlaşılır, ne de basamak atlanır. Hâlâ "Demirel'in masalları", "Rahşan'ın ulusal ninnileri" ile avunanları duydukça meyus oluyorum. Ama evvelki gün başbakan Ağrı'da halka hitaben "Bilgisayarsız okul kalmadı. Artık her öğrencimiz internetle dünyaya açılabilecek..." diyordu. Bu sözleri ve 9. Planı çağı ıskalamayacağımızın delili olarak görüyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.