Çatlağın temelinde güç ilişkileri yatıyor

A -
A +

Avrupalı liderler Brüksel'de anlaşamadan dağıldılar. Birliğin bütçesi üzerinde görüş ayrılıklarını bahane ederek zevahiri kurtarsalar da temeldeki ayrılık derin ve zor gerçeklere dayanıyor. Ret dalgasının sonraki ülkeleri de aynı yöne sürüklemesinden korktukları için, referanduma gitmeyi düşünen liderler çark ettiler. Ya ileri tarihe ertelediler, ya da referandum yerine parlamentolarında karar almak yolunu seçtiler. 2004 Mayıs ayından bu yana üye sayısı 15'ten 25'e çıktı ama, AB'nin karar mekanizmasında önemli bir değişme olmadı. Oylama sürecindeki AB Anayasası yürürlüğe girdiğinde şimdi geçerli olan Nice Antlaşması ortadan kalkacak. Kararlarda geçerli olan oybirliği ilkesi yerini "nitelikli çoğunluğa" terk edecek. Öyle olunca herhangi bir ülke istemediği şeyi keyfince veto etme lüksüne sahip olamayacak. Nitelikli çoğunluk şu iki şeyin gerçekleşmesi anlama geliyor: Birincisi karar almak için üye ülkelerin en az yüzde 55`i (27 üyeli AB'de en az 15 tanesi) konu üzerinde uzlaşacaklar. İkincisi de bu üyeler AB ülkelerinin toplam nüfusunun en az yüzde 65`ini temsil edecekler. Nitelikli çoğunlukla neler değişecek? Nitelikli çoğunluk ilkesine geçildiğinde AB yürütme organı olan Avrupa Komisyonunun karar alma kapasitesi hem büyüyecek, hem de liderler zirvesi diye bildiğimiz devlet ve hükümet başkanlarından oluşan Avrupa Konseyi üzerindeki etkileri çok artacak. 15 üyeli iken kabul edilmiş olan Nice Antlaşması genişleyen AB'nin karar almasını hem zorlaştırıyor, hem de altı büyüklerin(Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, Polonya) gücünü pekiştiriyor. Ama nitelikli çoğunluk uygulandığında AB içindeki güç dengeleri değişecek. Dört büyükler arasında elli yıldır süren eşitlik prensibi ilk defa bozulacak. Geçmişte AB'nin çoğu kararları Almanya-Fransa-İngiltere üçgeninde, İtalya ve İspanya destekli alınırken artık oyunun kuralları biraz daha farklı olacak. Bir kere Komisyon istediği takdirde kararlar kolayca alınabilecek, herhangi bir ülkenin kendi başına kararları bloke etmesi çok zorlaşacak. Yeni durumda Almanya eski seviyesini korurken, Fransa, İngiltere ve İtalya'nın blokaj gücü üçte bir oranında, nüfusu 4-25 milyon arasında olan 14 ülkenin blokaj gücü yarı yarıya düşecek.. Ülkemize yansıması Fırsatçılara gün doğdu. AB liderler zirvesinden anlaşmazlık çıktı diye avuçlarını ovuşturarak sevinenler var. Türkiye'nin AB defterini kapatmasını, içimize ve doğuya dönmemizi şiddetle istiyorlar. Çok milliyetçi ve şerbetli söylemlere başladılar. Geçelim efendim. Biz Avrupa'yı insan hakları, demokrasi ve hürriyetler için istiyoruz. İktisadî sebepler önemlidir, ama hak ve özgürlüklerden sonra gelir. Kendimize dönüp, surların arkasına çekildiğimizde ne darbeler yedik, ne zorbalıklar gördük. "Bize özgü" ne palavralar duyduk! Öylesi oyunlara bir daha gelmeyeceğiz. AB'ye girdiğimiz gün en ağır basan biz olacağız!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.