Çevrenin farkında olmak

A -
A +

Cumartesi günkü Türkiye Gazetesinde "Kuraklık kapıda" başlığı altında üç haber vardı: Birincisinde küresel ısınma yüzünden Antalya'da 35 gölün çekildiği, ikincisinde kuraklık yüzünden İzmir Kuş Cennetinde sazlıkların kuruduğu, ılık geçen kış sebebiyle göçmesi gereken kuşların gitmediği, gelmesi beklenenlerin henüz gelmediği bildiriliyordu. Üçüncüsünde Çanakkale'de toprağın ısınmasıyla yılanların gün yüzüne çıktığı haberleri vardı. Kış uykusunda olması gereken birçok hayvanın uyuyamadığı, pek çok hayvanın davranış bozukluğu geçirdiği haberleri bugünlerde yaygın. Bendeniz kendi bahçemde nisan başında beklediğim yabani elma/süs çalılarının şimdiden pembe örtülerini giydiğini görüyorum. Söğütlere su yürümüş, kestaneler tomurcuklarını patlatmak, erikler çiçek açmak üzereler.... Tabiat bir şeyler söyleyip duruyor da biz mi duymuyoruz? Emareler ortada, biz mi görmüyoruz? İşaretler ardı ardına çakıyor da fark edemiyor muyuz? Fark etmeyişimiz sade tabiata, kuşlara çiçeklere değil. Sosyal, toplumsal olayları da okumayı bilmiyoruz. Biz değil miyiz, canî tetiğe bastıktan sonra, cesedi yerde görünce cinayeti anlayan? Bombalar patlayınca katliamı fark eden? Biz değil miyiz, kenara fırlattığımız biri aramızdan ebediyen ayrılınca, çok değerliydi diye cenazesine koşan! Biz çatı tepemize çöktüğünde, depremi anlıyoruz! Sarhoş sürücü direğe bindirdiğinde, alkolü, Akciğerler elek, bel iki büklüm olunca sigarayı, Kasada para kalmayınca hesapsız harcadığımızı, Üretim yapamaz olunca, tedarikçilerin hatırını sormayı, Alacaklılar yakamıza yapışınca, şirketin iflâs ettiğini, Çocuk birden kekemeleşince, ailedeki şiddeti, Camlar inip, çerçeveler dağılınca hiddeti, Kurtlar sürüyü boğazlayınca, Kangal köpeği beslemeyi, Karnede beş zayıf gelince, çocuğun çalışmadığını, Zulümle ülke işgal edilince, beldelerin kan gölüne döndüğünü, Yalancının mumunun yatsıya kadar yandığını, Yatsı olunca anlıyoruz. Aferin! Bizim köyün sığırları da boynuzuna köteği yeyince ekin tarlasına girdiğini anlar, meraya yönelirdi. İnsanoğlunun kötek yiyen sığırdan farkı olması lâzım. Köteği yemeden sınırında durmayı, başkasının hakkını gözetmeyi, gelecek nesillerin kaynağını tüketmemeyi bilmemiz lâzım. Davos'ta küresel iklim değişikliği öne çıkmış. 17 ayrı oturum yapılmış. Merkel, Blair vesair küresel ısınmayı gündemlerine almışlar. Daha önce de Amerikan başkan adaylarından All Gore film çevirip karbondioksit emisyonuna dikkat çekmişti. "Böyle giderse iklimler değişecek, buzullar eriyecek, kıyılarımız sular altında kalacak. İnsanlar temiz hava soluyamayacak" diyorlar. Onlara da aferin. Bir gün olur bakarsınız manşetlere yansıyan "kuraklık meselesini", "küresel ısınmayı", "Rio ve Kyoto zirvelerini", "Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma eylem Planı"nı biz de konuşmaya başlarız. Kuruyan gölleri, nesli tükenen kuşları, ötüşünü unuttuğumuz ibibikleri... Başımızı şöyle bir kaldırıp, çevremize bakabilirsek...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.