Çin küreselleşmeye çomak sokabilir mi?

A -
A +

Dokuma ve giyim sanayimizin ucuz Çin ürünlerinin pazarlarımızı doldurması karşısında rekabet edemeyeceği feryadını sıkça duyuyoruz. Oyuncak piyasası çoktan istila edildi. Çin ekonomisini soğutmak için ithalatını kısıyormuş. On yıl önce sattığımızın üçte biri kadar kütük demir satabilmişiz. Bizde böyle de dünyada başka türlü mü? Hayır. ABD ve AB bu zamana kadar kendi lehlerine bir güzel işlettikleri küresel düzenin Çin tarafından bozulacağından korkuyorlar. Çin'in; 1.3 milyar nüfusu, yirmi yıldır %7-8 hızla büyümesi, yılda elli milyar dolara yakın yabancı sermaye çekerek dünyanın en büyük sanayi şantiyesine dönüşmesi, korkutan yorumlara konu ediliyor. Çin geleceğe yürümek çağdaşlaşmak istiyor. Üstelik bunu Batının bilim ve teknolojisini alıp, alfabesini değiştirmeden ve kültürünü koruyarak başarmak istiyor. Çin neresinden vurulur? Son on yılda kapalı ve güdümlü bir ekonomiden, piyasa ekonomisine geçmeyi başarmışlar, tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine ve şehirleşmeye yönelmişler. Ancak ekonomi düzlüğe çıkmış değil. Devlet işletmeleri verimsiz, krediler devlet bankalarınca sağlanıyor, dış borçlar 518 milyar dolara (milli gelirin %40'ına), iç borçlar milli gelirin %150'e varmış, yeni vergi koyacak alan kalmamış, gelir eşitsizliği sosyal ve siyasî yapıyı alt üst edecek boyuta ulaşmış (nüfusun %1'i ülke kaynaklarının %40'ına sahip). Meğer Türkiye'den daha kötüsü varmış! Daha bitmedi; teknoloji transferiyle, yatırımlarla, bilhassa hammadde ve enerji ihtiyaçlarını karşılamada dışa bağımlılıkları artıyor. Hızlı kalkınma bir başka bedel daha ödetiyor: Çevre bozuluyor. Bugün Çin'de çölleşme, su kıtlığı, hava kirliliği, bilhassa zehirli gaz ve sera etkisi yapan karbon gazlarının emisyonunda büyük artış görülüyor. Dünya nüfusunun %22'si demek olan Çin aynı zamanda çok büyük bir pazar. 2020-25 yıllarında Çin nüfusunun 1.6 milyar civarında sabitleşeceği tahmin ediliyor. Bugünden 250 milyon işsiz var, 150 milyonu küresel göçebe! Nerde tutunursa orada sabitleşmek istiyor. Rejimin olmazsa olmazları Çin yönetimi sanayileşmeyi başarmak ve hayatı modernleştirmek istiyor. Ama komünist partisinin ülkenin tek partisi ve gücün mutlak sahibi olarak kalmasını da tartışılamaz öncelik olarak dayatıyor. Sovyetlerin yıkılışından ders çıkarmışlar: Ekonomik gelişme liberal burjuvaziyi doğuruyor. Bu ise rejim için en büyük tehdit olarak algılanıyor. Bu itibarla yakın bir gelecekte Çin siyasî ve askerî rejiminde bir yumuşama ve demokratikleşme beklenmiyor. Ama halk ile yönetim arasında bu zamana kadar tanışmadıkları bir ayrılma ve kopma kaçınılmaz görünüyor. Gelecek yazımızda Çin hakkında senaryolara yer vereceğiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.