Son günlerde ülke gündemine oturan meseleler hakkında siyasî liderlerin, anayasal kurum temsilcilerinin ve medyanın yaklaşımlarını inceleyerek bir hükme varmak isteyenlerin kafalarının karışmaması imkânsız. Bir yıl sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin ana muharrik olduğu arenada, temelinde güç mücadelesinin yattığı bildik senaryolar oynanıyor. Bir kırılma/dönüşüm geçiriyoruz. Her seviyeden kişiler, kurumlar reflekslerini ortaya koyuyorlar. Paralellikleri görme, zıtlıkları bulma, yoğunlaşmaları tespit etme zamanıdır. Danıştay'a yapılan alçak saldırı dolayısıyla "seçilmeden iktidarda olanlar"ın beyanlarına bakıyorum. Hepsi de "devlete, cumhuriyete, lâik rejime yönelik..." diye başlayıp bitiriyorlar. Sözleri tepeden inmeci, şabloncu kör mantığı ne yaman resmediyor! Tasalarında millet yok, insan hakları yok, özgürlük yok, demokrasi yok... Devletlerin iktisaden, hukuken geri çekildiği, kişi hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin öne çıktığı bir sivilleşme çağı yaşıyoruz. Ama resmî kültürümüz hâlâ "devlet tapınmasını" çağrıştıracak klişeler üretmekle meşgul. Milletin huzurunun bozulması, insan haklarının gasp edilmesi, demokrasinin önünün kesilmek istenmesi nedense söylemlerde yer almıyor. Değerli analizci Mahcupyan(*) "Bu karışıklık çıkarma tezgahlarının esas olarak AKP'yi yıpratma ve alaşağı etme stratejisinin parçası olduğunu artık iyice seziyoruz" diyor. "Danıştay'daki toplantı esnasında yapılan saldırının cumhuriyete veya lâikliğe karşı yapılmış olduğunu söylemek için, ya gerçekten son derece dar kafalı olmak gerekiyor, ya da sivil siyasetin önünü kesmeyi arzu eden bir yaklaşımın parçası olmak..." Hâfıza-î millet nisyân ile mâlûl değil artık Sahtekârlığı, pervasızlığı, oyunları unutmamak ve bir daha aldanmamak için hatırlayalım. İlk gün ekranlarda, manşetlerde, sütunlarda neler pazarlanıyordu? * İrticacılar Cumhuriyet Gazetesine "Allahü Ekber" nidalarıyla bomba atmışlar! * Danıştay üyelerini tarayan katil, eylemini "başörtüsü kararı" sebebiyle yaptığını söylemiş! "Allah'ın askeriyiz" nidaları duyanlar bile olmuş! * CHP yetkililerine göre yeni bir "Kubilay Vakası!" * Hızını alamayanlar için "31 Mart" hortlaması! * Şom ağızlardan koro hâlinde "Cumhuriyet tehlikede!" yaygarası. * ....... Eğer failleri hemen yakalanmasaydı, zincirleme iftira devam edecek, lâikçi irtica tüccarlarının tetikleyeceği başka olaylarla yer gök inletilecek, toplumu yeniden baskı altına almak, ifade ve inanç özgürlüklerini kısıtlamak ve ülkeyi AB yolundan çevirmek için kim bilir ne dolaplar çevrilecekti. Kimler hangi andıçlara konu edilecekti? Çok şükür olmadı. Maşalar teker teker yakalanıyor, çorap söküğü devam ediyor. Adalet mülkün temelidir. İnşallah yargı sonuna kadar işler "ucu nereye varırsa, kime çıkarsa" aslî faillerine kadar uzanır ve altmış senedir göre geldiğimiz pis oyunlar biter! ....... (*) Etyen Mahcupyan; Sizin aklınız başınızda mı? gazetem.net, 21 Mayıs 2006