11. Cumhurbaşkanımızı seçmeye odaklanmışken ne refleksler görüyor, hangi tavırlara şahit oluyoruz. Aylardır ardı ardına ileri sürülen iddiaların özeti şu üç şey: - Cumhurbaşkanı mutlaka geniş bir uzlaşma ile seçilmeli, - Görev süresinin bitmesine bir yıldan az zaman kalmış bulunan TBMM cumhurbaşkanı seçmemeli, - Mecliste seçim turlarına başlanabilmesi için, karar yetersayısı olan 367 milletvekili ilk toplantıda hazır bulunmalı... Oysa anayasamızın cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili maddelerinin ne lâfzında, ne de rûhunda cumhurbaşkanının uzlaşmayla seçileceği hakkında bir kayıt, ne de 367 şartı var. TBMM beş yıllığına görevi başında. Bu süre içinde Meclis Anayasa'yı değiştirmek ve Türkiye'yi savaşa sokmak dahil, her türlü işlemi yapabilir. Cumhurbaşkanını da seçebilir. Peki, Anayasa böylesine açık iken bu fırtına neden? Bunun cevabını Cumhuriyet tarihimizde az olmayan demokrasi inkıtalarına bakarak bulabiliriz: - Normal, serbest seçimlerle iktidar olamayan, olabileceği umudu da kalmayan CHP'nin siyasî hırsları uğruna hukuk ihlâl edile gelmiştir. - Bürokrasinin bir kesimi kendilerini devletin yegâne vasisi olarak görmüşler, siyasî iktidarları saymayarak, demokrasimizi yaralamışlardır. Onlara göre cumhurbaşkanlığı halkın içinden çıkmış, sıradan birinin hakkı olamaz. Kendi icazetleri gerekir. Bir önceki makalemde Ali Fuat Başgil gibi müstesnâ bir zatın 1961'de askerî cuntanın baskısıyla senatörlükten istifa ve cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmek zorunda kalışını yazmıştım. Örnek olarak yetişir. Bugünkü manzara yine kestirimden iktidar kapma çabasının ve cumhurbaşkanı dikte ettirmenin bir tekrarı görünümünde. 367 tartışması bahane. Anayasa Mahkemesinin kararını bekleyeceğiz. Olanlar oldu. Bundan sonra demokratik tepki ve cesaret Bugün veya yarın Anayasa Mahkemesi CHP'nin yaptığı başvuruyu görüşüp karara bağlayacak. İki ihtimal var: - Seçim süreci anayasa çerçevesinde devam etmektedir diyecek ve Çarşamba gün 2. tura geçilecek. - Ya da 367 aranması gerektiğini bildirecek. O zaman iki şık var: * Partiler ülkenin selameti açısından durumu yeniden değerlendirip. Meclise gelecekler ve seçim 1. turdan devam edecek. * Gelmezler ve 367 bulunamaz ise erken genel seçime gidilecek.. Bu ortamda yapılacak bir erken seçimin AK Parti'yi silme meclise taşıyacağını söylemek kehanet olmasa gerek. Vakti gelince konuşuruz. Belli bir kesimin belli siyasal amaçlar doğrultusunda hukuk kurallarını çarpıtma gayretiyle karşı karşıyayız. Bugün sessiz kalırsak, yarın başka bir kesimin bambaşka amaçlar uğrunda o kuralları çiğnemesine söyleyecek sözümüz olamayacak. Onun için önce partiler, sivil toplum kuruluşları, yazar-çizer-konuşurlarıyla tüm medya ve sade vatandaşlar olarak hepimiz demokratik tavrımızı ortaya koymalıyız. İradeyi meclis dışında aramadığımızı belli etmeliyiz. Milli iradeye ipotek konulmasına alet olmamalıyız. Millet iradesini ve onun temsil edildiği meclisi devre dışı bırakma çabalarını protesto ediyorum. Susanları, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleri de...