Demokrat liderlere özlem

A -
A +

Çoban, sürüsü için ne anlam ifade ediyorsa, siyasî liderler de ülkeleri için aynı şeyi ifade ediyor. Kendilerine uyanları saadete kavuşturdukları gibi, felâkete de sürükleyebiliyorlar. Lenin, Stalin, Hitler, Mussolini, Salazar, Franko, Enver Hoca, Hafız Esat, Saddam ülkelerinde liderdiler. Hepsi de felâket getirdiler. Çörçil, Adenover, Dögol, Gandi, Klinton, Mandela ise saadet. Halkın sesini anlayanlar mutluluk, halktan kopuk yaşayanlar huzursuzluk sebebi oluyorlar. Demokrasiyi hayat düzeni olarak yerleştirmiş toplumlarda liderlerin değişmesi hayatı derinden etkilemiyor. Düzen demokratik, devlet şeffaf olunca sorumlular hesap veriyor. Halk da vergisinin nasıl harcandığını, seçtiği kimselerin ne yaptığını yakından ve bilerek denetliyor, düzene sahip çıkıyor. Kurumsallaşma tamam olduğu için, liderin siyasî kimliğinin demokrat, Hıristiyan, liberal, sosyalist veya yeşil olması düzeni alt üst etmiyor. Kurallar işliyor, kurumlar çalışıyor. Bir gün "fıstıkçı", bir gün "kovboy", sonra da "artist" başkan seçiliyor, ABD'de düzen değişmiyor, sistem işlemeye devam ediyor. Demokrasi, ille de demokrasi! Bizde devlet örgütü statükonun keyfince, piramit gibi inşa edildiği için, fikirlerin, görüşlerin, farklı tezlerin alttan yukarıya çıkması çok zor, bazen de imkânsız. Bizim gibi toplumlarda yukarıdan aşağıya bağırılır. Emir dinlenir! Aşiretler gibi, "emir yukardan (!)" olursa değer taşır. Demokratik toplumlarda ise emir olmaz. Tabandan gelen işaretler vardır. Halk tercihlerini oylarıyla, sözleriyle, yazılarıyla, sanatla belli eder. Düzen bireyden gelen işaret ve isteklere göre şekillenir. Halk iradesinin üstünde bir mercî yoktur. Devlet halkın tercihlerini emir olarak algılar ve gereğini yapar. Elli yıldır demokrasiyi hazmetme ve kabullenme safhasındayız. Halkımızda hâlâ "bu memlekette darbeler eksik olmaz" korkusu bulunuyor. Onun için yönetime katılmakta çekingen. Demokratik haklarını kullanırken ve fikrini söylerken tedbirli (!) Köylere gittikçe, yaşlılara sokuldukça zihinlere sinmiş bu korkuyu hissediyorsunuz. Bu bakımdan liderlik ülkemizde batılı ülkelere nazaran daha önemlidir. Liderlerimizle ya gerçek demokratlar olacağız, ya da kapı kulları olarak sindirilmiş kalacağız! Menderes'ten bu yana Aklımın erdiği elli yıldan bu yana cumhurbaşkanı ve başbakan olarak bize liderlik edenleri düşünüyorum. Onlar ya faziletleriyle, ya da eziyetleriyle hatırlanıyorlar. Bir de hepten unutulmuşlar var! Bir Anadolu seyahatimde merak edip, Kadir Çöpdemir misali, sıradan vatandaşlara sordum "başımızda kim olsun isterdiniz" diye. Vatandaşın tartışmasız hayırla yâd ettiği iki kişi var: Rahmetli Menderes ile Özal. Onlar için "içimizden biriydi. Onlar bizi, biz onları anlardık. Sofrada beraber yer gibiydik" diyorlar. Demirel gri bölgede: "Dün dündür, bugün bugündür" zikzakları kariyerini gölgelemiş. Erdoğan parlayan yıldız, güneşe ilerliyor. Diğerlerini mi merak ettiniz? Yerim dar, yazamıyorum!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.