Din adına konuşmak bu kadar kolay mı?

A -
A +

Seçim propaganda döneminin sonuna yaklaştık. Adaylar kendilerini, partiler üst düzey entelektüelleriyle programlarını tanıtmaya çalışıyorlar. Meydanlarda "yağlı urganlar" sallanıyor. Ses tonları tizleşti, nabız atışları hızlandı. Çok değil, haftaya bugün çoğunun sesi kısılmış, tansiyon düşmüş olacak. Heyecanlar mecrasına girecek. Herkes hayatı ucuzlatacağından söz ediyor. Daha çok gelir, daha fazla maddî tüketim vaat ediyor. İnanç ve ifade özgürlüğümüzü artırmak için neler yapacağını açıklayan yok. Manevî gelişme taleplerimizi nasıl karşılayacaklarını bilmiyoruz. Bu sahanın çok boş bırakıldığını fark eden bazıları propagandalarına çeşni katmak isteklerinden olsa gerek İslam, lâiklik, "dini çağa uydurmak", "yeni bir anlayış getirmek" söylemlerinde bulunuyor. Kimileri çalakalem yazıyor, kimileri ekranlarda inciler döktürüyor. On gündür özellikle izledim. İslâmiyet'ten bahsedenlerin vukuflarını anlamaya çalıştım. Terimleri, fikirleri ne kadar doğru ifade ediyorlar? Hangi referanslara dayanıyorlar diye merak ettim. Ört ki ölem! Araştırmasaydım da hüsn-ü zannım kalsaydı, diyorum... Birkaçı dışında pek çoğunun azıcık hazırlığı, en ufak birikimi yok. Ağızları var, konuşuyorlar... İslâmın temel kaynaklarını tanımıyorlar. İtikatta mezhep, amelde mezhep ayrımını dahi bilmiyorlar. Sünnî(ehl-i sünnet) ve bidat fırkalarından haberi yok. İngilizce veya Türkçe Kur'an tercümeleri okumuşlar, her şeyi öğrendik sanmışlar. Selefî Salihîn denilen ilk üç asrın referans din âlimleriyle Selefî sapıklarını karıştırıyor koca(!) adamlar. Şiî ile Şafiî'yi aynı sanıyorlar... Bilgileri sığ, ama iddiaları çok derin: "Atatürk Matüridî idi", "İmam Matüridî ise lâikti. Dindar insan lâik olabilir.." diyorlar. Lâikliğin yüz yıl önce Fransız keşfi olduğunu, Matüridî hazretlerinin bin yıl önce yaşadığını düşünemiyorlar. Böylesi yanlışlarla, eğrilerle dolu sözlerin hangi birini doğrultasınız... Yaşadığı toplumun inanç dünyasına bu kadar yabancı konuşmacıları bulmak için çok uğraşmış olsalar gerek! Maazallah seçilip meclise girseler, milleti ne kadar anlarlar? Topluma ne kadar yakın dururlar bunlar? * Bezm-i meyde saza âşık olanlara.. Bir ömür yaban durup, bön bön bakanların seçim öncesinde tasavvufa merak salışlarını ilişkilendirecek "makul bir cevap" aradım. Ve Neyzen Tevfik'e izafe edilen bir hikâye buldum: İşret meclisinde kılcal damarlarına kadar çekip, zom olmuş bir grup, biraz daha eğlenmek için, üstadı masalarına davet ederler. O üstün sanatından birkaç esinti isterler... Üstat, bir elindeki neye, bir de kendini bilemeyecek durumdaki başı dumanlı zevata bakar. Sonra "Bezm-i meyde süfehânın saza âşık oluşu, nazarımda su içen eşeğe ıslık gibidir!" Der ve kasvet meclisinden çıkıp gider... Partilerden ve onların propaganda, halkla ilişkiler uzmanlarından rica ediyorum. Adamcağızları ekrana salmazdan önce, azıcık inceleyin. Dili, hâli dine yatkın olanları seçip gönderin. Sapla samanı karıştırmasınlar. Yok, bulamıyorsanız göndermeyin. Gönderirseniz ârif milletim onlara ıslık çalıyor! Bilin...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.