Diyalog ve Medeniyetler İttifakı -I-

A -
A +

Terör din, ırk, kıta, ülke, kültür tanımaksızın amansız bir belâ olarak yayılıyor. Masum insanlar her gün yüzer, beş yüzer öldürülüyor. Küresel belâya karşı küresel bir tavır koymak gerek. BM Genel Sekreteri Annan'ın öncülük ettiği "Medeniyetler İttifakı"nı zamanlaması doğru bir girişim olarak görüyoruz. Medeniyetler ittifakı medeniyetlerin birbirini kabul etmesi, değerlerine saygı göstermesi, farklılıkları çatışma sebebi yapmaması demektir. "Medeniyetler Çatışması" tezini ısrarla ileri sürenlere karşı verilecek en güzel cevap medeniyetler ittifakıdır. Medeniyetlerin temel yapı taşları dinlerdir. Osmanlı medeniyetinden bahsederken İslâm, Batı medeniyetinden bahsederken Hristiyanlık, Doğu medeniyetinden bahsederken Konfüçyüs veya Buda tesirlerinden söz ediliyor demektir. Şu halde medeniyetler arası ittifak, esasta farklı din ve inanışlara mensup toplumların bazı meselelerde müşterek tavır alması anlamına gelen iş birliğidir. Ülkemizde bazı terimler (kasten demeye dilim varmıyor) yanlış kullanılıyor. "Dinler arası diyalog" teşebbüsünü, sanki Müslüman çevrelere "İslâmı bırakıp muharref dinleri kabullenmek" anlamına gelen bir teşebbüsmüş gibi sunmak ve hiçbir fikrî derinlik aramadan, götürü tarzda seslendirip sıvayarak, bir aforoz vesilesi yapmak gibi. Oysa diyalog; dinleri, inançları farklı insanların şiddete, zorlamaya başvurmadan, düşmanlık körüklemeden birbirlerini anlamalarına imkân veren meşrû ve medenî bir davranıştır. Herkes kitabını, kaynaklarını, örneklerini, özelliklerini sersin. Beğenen beğendiğini alsın. İnancınızdan, yolunuzdan bir endişeniz mi var? Ancak eksiği, zayıfı olanlar bundan rahatsızlık duyar. "Misyoner faaliyetlerini" sunuş şekli de çoğu zaman düşmanlığı körükleyici, ifade ve dinî hürriyete yasak davet edici tarzda oluyor. Misyonerliği, tarihteki "Haçlı Seferlerinin modern versiyonu" diye yaftalar ve "misyonerler etrafımızı sardı, apartmanlarda ayin yapıyorlar" diye feryadı basarsanız, Avrupa ülkelerinde açılan binlerce mescidi, Kur'an kurslarını, "iyi ahlâklıları" görerek ihtida eden gayrimüslimlerin çoğalmasını neyle açıklarsınız, inanç ve ifade özgürlüğünü nasıl savunursunuz? Bu tutum, Müslümanların serbestçe örgütlenip, ibadetlerini yapmalarına izin veren özgürlükçü, çoğulcu demokrasiyi benimsemiş ülkelere "ifade ve inanç özgürlüğünü kısın" çağrısı yapmaktan başka ne anlam taşır? Aktif çağında Müslümanlarla uğraşıp, çaptan düşünce "misyonerler istilâ ediyor, Müslümanlık elden gidiyor" feryadı basan tapon politikacıların tutumu size bir şey hatırlatmıyor mu? Kavramlara, özünde olmayan bir anlam giydirerek sunulmasındaki bu tarz, okumayan, incelemeyen, irdelemeyen, birilerinden gelen lâfı hazır lop yutan cahil kalabalıklar nezdinde her zaman taraftar buluyor. O zaman kişilere, ülkelere, cemaatlere, sivil toplum örgütlerine, tüm insanlığa zararı oluyor. Müslüman kesimin, özellikle de kanaat önderlerinin bu yanlışlıklara mahal bırakmayacak uyanıklık içinde olmaları gerekiyor. Çarşamba günü konuya devam edeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.