Futbol bir zamanlar kitleleri uyuşturan bir araç olarak görülürdü. Spor, komünist ve faşist ideolojilerin arenasıydı. 1936 Berlin Olimpiyadı, Nazi rejiminin, 1980 Moskova Olimpiyadı da Sovyetler'in gövde gösterisiydi. O anlayış rejimleriyle birlikte yıkılıp gitti. Şimdi kitleleri hareketlendirmenin, toplumları kaynaştırmanın en etkili araçlarından biri oldu. Dünya bir aydır futbol konuşuyor. İran-ABD gerilimi, K. Kore'nin füze fırlatması futbolun gölgesinde kaldı. Dünya dikkatini futbola vermişken İsrail yapacağını yaptı, Gazze'yi yerle bir etti. Bizde bile Çankaya'ya kimin çıkacağı, çete davaları, Rahşan'ın uçlara yönelik uçuk açılımları futbola yenik düştü. Bu yazıyı final karşılaşmasından saatler önce yazdığımız için kupayı kimin kazanacağını bilmiyoruz. Ama şampiyon kim olursa olsun Fransa ve İtalya bu turnuvadan en kazançlı çıkan ülkeler oldular. Avrupa'nın en çalkantılı bu iki ülkesi kısa bir süre öncesine kadar krizlerle boğuşuyordu. Ekonomik dengeleri alt üst olmuş, halkın psikolojisi bozulmuştu. Şimdi bütün sıkıntıları unutmuşlar, karamsarlıkları gitmiş, meydanlar cümbüşten geçilmiyor. Bir de ev sahibi Almanya, kupayı kucaklayamasa da, çok kazanmış görünüyor. MasterCard tarafından yaptırılan araştırmaya göre Almanya Dünya Kupası organizasyonundan 25 milyar euro kazanç elde etmiş. İşsizlikte azalma olmuş. Buna mükemmel bir organizasyona imza atmanın, ülkelerini tanıtmanın prestijini de eklemek lâzım. Spor ve küreselleşme Spor organizasyonları günümüzde gerçek bir sanayi haline geldi. Dünya gayri safi hasılasının yüzde üçü spordan üretiliyor. Spor kaynaklı ciro yılda 550 milyar euro mertebesinde. 2000 yılında 16 adet Formula-1 yarışını televizyondan 53 milyar kişi izlemiş (kümülatif olarak). Aynı yıl yaz olimpiyatlarını televizyondan izleyenlerin sayısı 40 milyar, 2002 futbol şampiyonasını izleyenlerin sayısı 29 milyar olmuş. Dün sona eren şampiyonayı kümülatif olarak 35 milyar kişinin izlediği tahmin ediliyor... Rakamların büyüklüğü, beş kıtanın halkları üzerindeki eş zamanlı yansımaları sporun gücünü ve dünyanın nasıl bir "küresel köy"e dönüştüğünü gösteriyor. Kofi Annan "gıpta ediyorum" demiş. "Birleşmiş Milletlere 197 ülke kayıtlı iken, Futbol organizasyonu FIFA'ya kayıtlı ülke sayısı 208!" Spor medyatikleşti, profesyonelleşti, piyasalaştı. Coca Cola başta olmak üzere Adidas, Marlboro, Nike, Camel reklamlarıyla şuur altına hitabediyor; gençlik ve spor kavramlarını kendi ürünleriyle bütünleştirme yarışındalar. Davranışlar, kavramlar, ilgiler küreselleşti. Sadece stadyumdaki insanlar veya yarışan takımların halkları değil, televizyonları başında milyarlar aynı havayı paylaştı, mesajlar en ücra yerlere ulaştı... Bu satırları yazarken bahçeden çocuk sesleri geliyordu. Baktım, Zidan, Buffon, Ronaldo baskılı tişörtleriyle 7 yaş grubu afacanlar "küresel" oyuna çoktan girmişler bile... Çimler üzerinde bir süre koşuştular, sonra forma değişimi yapıp dağıldılar.... Böylesi bir küresel hassasiyet yarın fakirlik, kirlenme, uyuşturucu, insan hakları ve özgürlükler konusunda da olmaz mı? Olamaz mı? Ben iyimserim. İnsanlık bunları ortak lisana sokup, küresel kaygılara dönüştürecek önderleri arıyor.