Dünya sahnesindeki Türkiye

A -
A +

Son haftalarda küresel çapta toplantılara, buluşmalara ev sahipliği ediyoruz. Avrupa'nın çeşitli başkentlerinde Türkiye-AB gündemli toplantılar devam ediyor. Bunlar geçim derdine düşmüş, içine kapalı, iç çekişmelerle dermansız kalmış ülkelerin yapacağı işler değil. Doğrulduk madem, bükülmemeliyiz. Menfaat ilişkilerinin hakim olduğu dünyamızda, Türkiye belki iradesinin bile dışında, ama kesinlikle halkımızın çıkarına, bir denge arakesitinde yer tutmuş bulunuyor. Bunu iyi kullanmalıyız. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Annan'ın başkanlığında yapılan Medeniyetler İttifakı Zirvesi tüm dünyaya "Barış içinde bir arada yaşamak mümkün. Şiddet dinlerden kaynaklanmıyor, insanların cehaletinden besleniyor. Önyargılardan uzaklaşıp, karşılıklı konuşmak lâzım" mesajını verdi. Bu proje gelecek aylarda ve yıllarda kendinden daha çok bahsettirecek. Cumhurbaşkanı Sezer'in başkanlığında gerçekleştirilen 22. İSEDAK toplantısında 47 İslam ülkesi ve 14 uluslararası kuruluş, 22 ülkeden bakanlar vardı. İslâm ülkelerine demokratikleşme sürecini başlatmalarının önemi anlatıldı. Ayrıca Kıbrıs, Orta Doğu, Filistin ve küresel meseleler hakkında görüşlerimiz aktarıldı. Dünya Ekonomi Forumu çok başarılı geçti. Bu toplantıyı bir kısım medyamız "Davos İstanbul'da Toplandı" başlığıyla verdi. Küresel Ekonomik Forumun (WEF) hep Davos'ta yapılmasıyla özdeşleştiği için olsa gerek, bu yanlış işlendi. Dünya Ekonomik Forumu küresel gündemle ocak ayında Davos'ta toplanır. Bir de gelişen/istikbal vadeden (Çin, Hindistan, Türkiye gibi) ülkelerde bölgesel gündemle yapılır. Nitekim yarından itibaren bir başka bölgesel toplantı Yeni Delhi'de düzenlenecek. Bölgesel gündemlerle geliştirilen küresel forum 2007 Ocak ayında yine Davos'ta yapılacak. Böyle olması İstanbul'da yapılan toplantının önemini azaltmaz, bilâkis küresel önemini vurgular. WEF İstanbul, Avrupa ve dünya için Türkiye'nin önemini hatırlatan bir platform oldu. İki hususun öne çıktığını görüyoruz. İlki, Avrupa için riskler tartışılırken vurgulandığı üzere: "Türkiyesiz bir Avrupa 10-20 yılda ne küresel güç olabilir, ne de istikrarını koruyabilir. Bu itibarla Türkiye genişleyen AB içinde mutlaka yer almalıdır." İkincisi Türkiye'nin rekabet gücü ile ilgili. Türkiye 2005 yılında Küresel Rekabet Endeksi'nde 71'inci sırada iken, 2006'da 12 basamak atlayarak 59'uncu sıraya yükselmiş durumda. AB ülkelerinin ortalama rekabet edebilirlik performansı 4.97 iken, Türkiye'nin 4.14. Yılbaşında tam üye olacak Bulgaristan ve Romanya bizden sonra geliyor. Bunların Brüksel'de toplanıp Türkiye hakkında karar verecek olan AB konseyince değerlendirileceğini umuyoruz. MÜSİAD aynı tarihlerde düzenlediği uluslararası iki dev organizasyonla, ülkemizde yatırım yapmak isteyen bin 550 yabancı iş adamı ile Anadolu Kaplanlarını buluşturdu. Her biri küresel/bölgesel çapta yankı yapan bu toplantıların ardından Papa 16. Benedikt'in ziyareti başlıyor. 2000 basın mensubu yakından, bir milyardan fazla Hristiyan televizyonlardan izleyecek. Papanın Türkler ve Müslümanlar hakkında iyi şeyler düşündüğünü söyleyemeyiz. İçerideki AB muhalifleriyle, dışarıdaki Türkiye muhalifleri bir tatsızlık çıkması için tırnak sürtüyor olabilir. İki hafta önce Medeniyetler İttifakı çağrısı yapan ülkemde, bazı fraksiyonların 'meydanlara dökülelim' dolduruşuna gelmemeliyiz. Papa'ya kızıp, oruç bozmak bize yakışmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.