Enerjinin geleceği

A -
A +

Fert ve millet olarak gelecekle pek ilgilenmeyiz. Hele uzak gelecek hiç hesabımızda yoktur. Başımızı önümüze eğer, bir adımlık mesafelere bakar, işler bugünün işleri olmadan düşünmeyiz. Bugün kavşağına girildiğinde ise her şey âcil hâle gelir ve artık konulan levhalara bakmak ve çizilen sınırların dışına çıkmamak kalır. Ülkeleri bu bakımdan ikiye ayırmak mümkün. Birinciler önceden düşünüp, hazırlık yapan, geleceğe kavşaklar ören ülkeler. İkinciler kuzular gibi, sırası gelince bu kavşaklara giren ve güdülen ülkeler. Birinciler yirmi elli, yüz yıllık geleceğe hazırlanırlar. İkinciler içe dönük engeller ve çengellerle, giyim kuşamla, dedim dedi ile uğraşırlar. Misal mi istiyorsunuz? Kırk yıllık Kıbrıs ve AB serüvenimize bakalım yeter! Geleceği inşa etmek, bunun için de uzak ufuklara bakmak gerekiyor. Bu perspektif ile bakıldığında yakın gelecekte birkaç ana konunun öne çıkacağı ve toplumların bu olaylarla yoğrulup yönlendirileceği düşünülebilir. Bunlar enerji, su, çevre konularıdır. Sahnede rol alacak önemli aktörler ise; başta ABD olmak üzere, Çin, Hindistan ve AB olacaktır. Enerji ve ABD ABD şimdilik enerji güvenliği konusunu başa almış görünmektedir. Zira enerji ABD'nin yumuşak karnıdır. Kendi refahı ve güvenliği için elli yıl sonrasını inşa etmeye çalışıyor. Bunu yaparken Türkiye dahil, pek çok ülkeyi yakından ilgilendiren anaforlar üretecek, etki alanını canlı ve kendisiyle uyumlu kılmaya çalışacaktır. Enerji hedefine üç adımla varmayı planlamaktadır. Birincisi 2025 yılına kadar petrol tüketimini üçte bir oranında azaltarak, petrole bağımlılığı kırmak. İkincisi sera etkisiyle küresel ısınmaya sebep olan karbon gazı CO2 emisyonunu üçte bire indirmek. Üçüncü adımı ise, temiz enerji teknolojisini geliştirip yaymak. Ticarî politikalarla fakir ülkelerin bu teknolojiye geçmelerini sağlamak. ABD böylece ekonomisine ivme kazandırırken, aynı zamanda üreteceği enerji, mal ve hizmetlere yeni pazarlar açmayı da hesaplıyor. Bu süreçte melez(hibrit) arabalar yapımı, biyogaz üretimi, gazsız kömür kullanımı, elektrik şebekelerinin yenilenmesi gibi işler de bulunmaktadır. ABD bu enerji politikasını dünya çapında uygulayabilmek için, gelişmekte olan ülkelere uzun vadeli finansman sağlamayı da planlamaktadır. 2050 yılına kadar dünyanın enerji ihtiyacının üç katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Ülkeler elli yıl sonra bu kavşağa girdiğinde, enerjiyi ve tamamlayıcı teknolojileri ne pahasına olursa satın almaktan başka seçeneğe sahip olamayacaklar. O gün "vazgeçilmez tedarikçi" olabilenler "küresel güç" etiketini taşıyacaklar. Var olmak isteyenler, geleceklerini şimdiden inşa etmek durumundadırlar. Enerji kaynakları ve alternatif enerjilerin üretilmesi yarınlarımızı şekillendirecek faktörlerin başında yer almaktadır. Lider bildiklerimizin günlük, üç aylık, beş yıllık dokunulur meselelerinin ötesinde vizyonları ve hedefleri olmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.