Pazartesi günü CIA'nin "Mapping the Global Future" başlıklı raporuna atıfla, 2020'lerde dünyanın nasıl bir çehreye bürüneceğine dair tahminlerden söz etmiştik. Rapordaki İslam dünyasının geleceğiyle alâkalı çarpıcı öngörülerden de iki satırla bahsetmek istiyoruz. Raporda "Batı ile, özellikle de Amerika ile hesaplaşmacı bir çizgiye gelen islâmî yönelişin 15 yıla kadar bir hilâfet örgütlenmesini başarabileceği(!) böylece küresel sistemi kökünden sarsacak bir gelişmenin ortaya çıkabileceği" öngörülüyor. Bize göre evham, ama Amerika'ya göre ihtimal. Muhtemel gördükleri için de; BOD veya başka adlar altında Müslüman coğrafyasını yeniden dizayn edecek projeler peşindeler. Sadece Amerika'da değil tüm batıda yaygın bir bakış var: İslâmın Asr-ı Saadetle başlayıp Endülüs'e uzanan genişlemesini "Birinci Cihad Dalgası", 600 yıllık Osmanlı liderliğindeki genişlemeyi "İkinci Cihad Dalgası", günümüzdeki vur-kırları ise "Üçüncü Cihad Dalgası" olarak niteliyorlar. Birinci ve ikinci doğrudur, şerefle dalgalandırmışlardır. Ama üçüncüsü cihad değil, mankurt çapulculuğudur. Talibanvari o sürüler kendi ürünleri. Önce Osmanlı'yı yıkarak. Başsız bıraktıkları toplumları kendi kültürlerine, sonra tüm âleme yabancılaştırarak. Sömürgeleştirip kimliğinden uzaklaştırarak, ajanlarıyla Vehhabiliği kurdurarak. Dinde reform diye ehlisünnet dışı cereyanları körükleyerek mankurt sürüler ürettiler. Şimdi canları acıdı, "ılımlı İslâm", "model ülke" arayışındalar. Erdoğan'ın bugünkü görüşmesi işte bu açıdan çok önemli. Sn. Erdoğan geçenlerde Avrupa liderlerine "İslam ve terör" kelimelerinin yan yana gelemeyeceğini, Avrupa çapında yayılan İslam düşmanlığıyla mücadele edilmesi gerektiğini vurgulamış ve başarmıştı. Şimdi de başarabilir. Avrupa'nın referandumlarla sarsıldığı bir zamanda Sn. Erdoğan'ın yapacağı görüşme daha önem kazanıyor. Bu görüşmeden beklentilerimiz neler? * Bush yönetimiyle aramızdaki sisin dağılmasını ve iki yıldır sürüp giden kör dövüşünün sona ermesini bekliyoruz. * 1 Mart tezkeresini TBMM döndürdü diye ikide bir ısmarlama yazarları üzerimize salmasınlar. Yeter artık gına geldi! Hem demokratik parlamenter sistemi öveceksiniz, sonra da Meclis neden böyle yaptı diye döveceksiniz! Örnekse işte Avrupa; tüm liderler ve seçkinler "evet" istiyordu. Halk "hayır" dedi. Kimsenin gıkı çıkmadı! * Kıbrıs konusundaki sembolik açılımlar, iktisadî ticarî fiilî adımlara dönüşsün. Meselâ Kıbrıs'a doğrudan uçuşlar başlasın. * PKK ile bizi daha yormasınlar. Eli kanlı katiller tepenin öbür yanında öbek öbek duruyor. Amerika lâf öğütüyor. * Ermeni yalanları ısıtılıp tekrar konmasın. TBMM ittifakla "hodri meydan" dedi. Meseleye bu gözle baksınlar. * Ülkemize yatırıma gelsinler. O zaman ellerini taşın altına koyduklarını anlarız. Bunlar yerine geldiği gün Mr. Edelman rahat edebilir. Halkımızda Amerikan aleyhtarlığı yok zaten. Üstelik âlî menfaatlerimiz ABD ile birlikte hareket etmeyi gerektiriyor. Türk illerinin geleceği için, Müslümanların horlanmaması için, Orta Doğunun selâmeti için, dünya barışı için el birliğiyle çalışırız.