Eylemsizlik prensibi ve Kıbrıs

A -
A +

Fizikte bir kural vardır: Duran bir cisim hep durmak ister, harekete direnir. Hareket eden cisim ise hep ilerlemek ister, durdurmaya direnir. Bu prensiple Kıbrıs sorunumuza bakınca hem statükocuların hem de değişim ve gelişim yanlılarının tavrını yorumlayabiliyoruz. Sn. Denktaş düşünmüş taşınmış, sonunda kararını vermiş. Kıbrıs görüşmeleri için yarın İsviçre'de olmayacakmış. "Büyük bir oyun oynanıyor. Cenazeye gitmek istemedim!" demiş. Tam eylemsizlik prensibine uygun davranış. Bir insan kırk yıl aynı yerde durur, aynı yere bakarsa, aynı şeyleri görür, aynı şeyleri de söyler. Aslında tablo çok değişmiştir. Lâkin yavaş ve sessiz olageldiği için fark edilmemiştir. Sayın Denktaş 40 yıldır anıt gibi dikildiği kaideden bakıp, Yeşil Hattın kuzeyini görüyor ve "buralar benden sorulur" diyor. İsviçre'de bir ilerleme sağlanamadığını görüp, "ben demedim mi!" diye diklenmenin bekleyişinde. Eylemsizlik kuralı işliyor. Zihin ise eylemsizlik prensibiyle değil, değişim ve hareketlilik ile anlayıp, yorumlamaktadır. 40 yıl önceki şartlar ne Kıbrıs, ne Türkiye, ne Yunanistan, ne de dünya için geçerli değildir. Bundan sonra Kıbrıs'ta yaşayacak yeni nesil de öyle olmadığını söylüyor. Türk halkı da 40 yıl önceki gibi bakmıyor. ? Sorgulama zamanıdır Yanlış olan Sn. Denktaş'ın müzakerelerden çekilme kararı değil. Yanlış olan "eyvah ne olacak şimdi?" havasının basılmasıdır. Bu havayı basanlar Denktaş'ın Ankara'ya gelişindeki tantanalı karşılama konvoyunu ve "güçlü ses" aldığı statükocu toplantıları kullanıyorlar. Bağıranlar az daha sabretsinler, haftaya bugün millet terazisinde kaç gram çektiklerini öğrenmiş olacaklar. Hiçbir kurum, hele devlet kişilerle kaim olmaz. Hiçbir kişiye bir toplumun geleceğini ipotek etme gücü ve yetkisi verilemez. Devletler "kural da neymiş, ben yaptım oldu!" mağrurları tarafından mahvedilmiştir. Artık zihinlerde hareket başladı, dillerde rekâket kalmadı; Eski düşmanların kucaklaşıp, iş birliği yaptığı dünyada, bizim neden tabularla çevrili bir çukurda suskun fedâkarlar olarak durduğumuzu sorgulama zamanıdır, KKTC'nin bu zaman zarfında güneye nazaran neden çok fakir kaldığını ve Türkiye'den gönderilecek yardımla yaşamaya mahkûm oluşunu sorgulama zamanıdır, Bunca yıldır tek bir ülke tarafından neden tanınmamış olmasını bilme zamanıdır, Yunanistan ile aramızda silahlanma yarışına ve it dalaşına yol açan bu pürüzü neden çözmediğimizi anlama zamanıdır, Avrupa Birliği'ne girme sürecinde 70 milyon Türk'ün geleceğini, karartmaya kimsenin hakkı ve haddi olmadığını haykırma zamanıdır. Sayın Denktaş katılmama kararı ile sürece en büyük katkıyı yaptı! Eylemsizlik kuralına uygundur. Sıra, referandumda "evet" çıkınca yapacağı eyleme gelmiştir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.