Fındık siyaseti

A -
A +

Fındık üreticilerimizle başlayan polemiğe üzümcüler de katılmış görünüyor. Yarın pamukçular, tütüncüler, ardından zeytinciler, sütçüler... neden çıkagelmesin. Bir muhalefet milletvekili fırsattan istifade Başbakanlık önüne fındık serip, tribünlere selam gönderdi. Milletin dört yıl önce geri gelmemecesine sandığa gömdüğü bazı silinmişler de fındık kabuğundan sahneye çıkma çabasında. Biz anlamasak da fındık kabuğu siyasetçiye çok geniş! Seçim dönemi yaklaştıkça daha ne cambazlıklara şahit olacağız. "Benim çiftçim!", "Benim köylüm!" politikası bazıları için hâlâ değer ifade ediyor anlaşılan... Fiskobirlik, Trabzon Ticaret Borsası (TTB), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) bastırıyor. İstedikleri, fındığın iyi bir fiyatla desteklenmesi ve mahsulün tamamının alınacağı garantisinin verilmesi. Hükümet konuyu inceledi ve Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)'nin alım yapmasına karar verdi. Ama fiyat ve miktar konusunda bir taahhütte bulunmadı. Anlaşıldığı kadarıyla Fiskobirlik'in üreticiye yüz milyonlarca lira borcu var. Kamu ve özel bankaların birliğin yaptığı kredi başvurularını geri çevirdiği öne sürülüyor. Geciken ödemelerden canı yanan müstahsil çaresiz hükümete koşuyor. Hükümet de adres olarak Fiskobirlik'i gösteriyor. İki haftadır sürüp giden tartışma ve çabaların arkasında bu yatıyor. Kırk yıldır uygulana gelen sübvansiyon politikalarının ne çiftçiye ne de ekonomiye bir şey kazandırmadığını, üstelik onulmaz yaralar açtığını geç de olsa kabul edip, 2001 yılından itibaren tarım politikasında bir dönüşüm başlatıldı. Tarımsal destekleme kapsamında girdi ve destekleme alımları yoluyla verilen fiyat desteklerinden vazgeçildi. Üreticilere doğrudan gelir desteği yapılmasına karar verildi. Bu vesileyle çiftçi kayıt sistemi oluşturularak, çiftçilerin, gelir desteği başta olmak üzere, tüm desteklerden faydalanabilmeleri bu sisteme kayıtlı olmaları şartına bağlandı. Gerçi sınırlar biraz aşındırıldı, uygulama gevşedi ama temel mantığı yerinde duruyor. Bu önemli bir paradigma değişimi. Fındıkta 2003'ten itibaren çok şey değişti. O tarihe kadar müstahsilin satamadığı fındıkları Fiskobirlik satın alıyordu. Bu işleminden dolayı her yıl ortalama 100 milyon dolar zarar ediyor, zararı devlet karşılıyordu. 2003'te Fiskobirlik 'özerk' hâle geldi. Artık devlet Fiskobirlik'e ne para veriyor, ne de zararını karşılıyor. Kendi yağınla kavrul diyor. Fındık arz ve talebi Türkiye'nin fındık meselesi esas itibariyle arz fazlasından kaynaklanıyor. Üretimin yüksek olduğu 'var yıllarında', ortalama 150-200 bin ton arz fazlası ortaya çıkıyor. Bu yıl da öyle 'var yılı'. Bu yıl fındık rekoltesinin 650 bin ton olacağı söyleniyor. Bunun 400-450 bin tonunun ihraç edileceği, 70-80 bin tonunun da iç piyasada tüketileceği (uzun yılların ortalaması olarak) kabul edilirse bu yıl 150 bin ton arz fazlası olacak demektir. Fındık arzı, fındık talebinden yüksek olursa fiyatlar düşer. Bundan ülke ekonomisi de üreticiler de zarar görür. Fazla ürünün stok yapılarak, gelecek senelerde piyasaya sürülmesi meseleye ancak kısmî ve geçici bir çözüm sağlar. Kalıcı çözüm; fındık kabuğunun dışına çıkıp, tarıma bütün olarak bakmaktan ve AB perspektifinde reform yapmaktan geçiyor. Konuyu işlemeye devam edeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.