Fransa Avrupa'yı durdurabilir mi?

A -
A +

Fransa halkı referandumda AB anayasasına güçlü bir sesle "hayır" dedi. Bunun Fransa için, Avrupa için, Türkiye için farklı anlamları var. Fransa ki, Avrupa Birliğinin fikir babasıdır, kurucularındandır. Birlik içinde siyasî ağırlığı en fazla olanıdır. Anayasayı hazırlayan komisyonun başkanı Fransız V. J. D'estaing idi. Fransa'dan önce dokuz ülke bu anayasaya "evet" demişti. Başkan Chirac ülkesinin, Avrupa'nın ve kendinin geleceği için bütün ağırlığını koydu. Tekrar tekrar ulusuna seslendi, "evet" deyin dedi. Gençleri topladı televizyonda tartıştı. "Hayır" demenin Fransa'ya neler kaybettireceğini ve Avrupa'nın neden zarar göreceğini anlattı. Cumhurbaşkanı adayı N. Sarkozy bütün varıyla "evet" için çalıştı. Avrupa liderleri Fransa şehirlerinde mitinglere katılıp, destek verdi. Dahası, muhalefetteki sosyalist parti de "evet" için çırpındı. Fransız medyası "evet" için yazdı, çizdi, konuştu. Halk hepsini dinledi, sandıkta kararını verdi: "Hayır!". Hem de bağıran, haykıran bir "hayır!". ? Yüksek mahkeme halkın kendisidir! Fransa üç gün önce dipten gelen bir sarsıntı ile yarılmış bulunuyor. Bir fay kırılması olduğu muhakkak. Halk bir yanda, tüm liderler öbür yanda kaldı. Başkan Chirac'ın başbakanı görevinden alması, parlak vaatlerde bulunması bu yarığı örtecek gibi değil. Önümüzdeki günlerde ve aylarda nice başlar giyotine gidecek gibi geliyor Fransa'da. Tüm liderlerin ve medyanın bunca ısrarlı desteğine rağmen Fransız halkının "hayır" demesi başkan de Gaulle(dö gol)'ün sözünü hatırlatıyor: "Yüksek mahkeme halkın kendisidir!". Ne temsilciler, ne de atanmışlar. Bizzat halk! Bundan sonra ne olur? AB bugünlere Fransız-Alman iş birliğiyle, onların tek devlet gibi hareket etmeleriyle geldi. AB uçağının iki kanadı gibiydiler. Ama üç gün önce Fransız motoru havada patladı. Brüksel kabininde oturanlar teskin edici lâflar söyleseler de, yolcular uçağın alev ve dumana boğulmuş kanadını görüyor. Çoğu şimdiden soğuk terler dökmeye, can yeleklerine saldırmaya başladı bile. Eğer bugün Hollanda, on gün sonra da Lüksemburg "hayır" derse, birliğin akıbeti hakkında ciddi endişeler doğacak. Almanya kanadı da sütliman değil. Oradan da gacırtı ve gucurtular geliyor, Şansölye Schröder'in koltuğu sallanıyor. Güzün yapılacak erken seçimin Almanya'da nasıl tablo ortaya çıkaracağı meçhul. Nereden bakılsa Avrupa uçağı biraz tehir yapacak gibi görünüyor. Ama gecikerek de olsa AB yoluna devam edebilir. Önce bir meydana mecburî iniş yapıp, motor değiştirdikten sonra devam etmesi en akla yatanı. Bakarsınız bundan sonra gözden düşen Fransız motorunun yerine İngiliz motoru takılır. Neden olmasın? Tony Blair üçüncü kere seçim kazandı. Üstelik temmuz ayında AB dönem başkanı olacak. Hem Alman-İngiliz pilotajındaki bir AB bizim için daha güven verici.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.