Biz ülkemizin gidişatını iyi görüyoruz. Yolda çok yokuşlar, engeller, mihnetler, bulunmasına rağmen geleceğe ümitle bakıyoruz. Kimse ufkumuzu karartmaya kalkışmasın. Anadolu'dan, çilekeş insanların arasından yeni geldim. Harmanını savuran Osman dayı, davar sağmaktan dönen Durdu nene, güz düğününe kilim nakışlayan Gülsüm bacı da iyimser. Elleri nasırlı insanların kalpleri garazsız ivazsız, tevekkülle atıyor. Onlar ahlat misali, yamaçlarda tutunuyor, devletine güveniyor "emeklerini yağlı çıkarması" için "başımızdakilere" dua ediyor. Onlar siyaset oyunlarını da hayret verecek derecede biliyor ve tebessümle izliyor. Bazıları ortalığı telaşa vermek için elinden geleni ardına koymasa da, harman tozunda yanmış delikanlı alnındaki teri silip, deste gölgesinden çektiği testiyi dudağına dayayıp serin serin yudumladıktan sonra, ekranların patırtı tellalları hakkında "geç onları beyim, geç" diyor. "Onlar hasedinden çatlıyor" katıksız hükmünü söyleyiveriyor. Tamburam ne söylüyor? Enflasyon tek rakama inmiş, Temmuz ihracatı 1980 yılının dış ticaret hacmini aşmış, Büyüme hızı yüzde sekizlere çıkıyormuş, Faizler düşmede, döviz gerilemede imiş, Artık 2004'ü değil, 2005'i ve ötesini düşünür olmuşuz, Avrupa Birliği'nden olumlu sıcak mesajlar gelmeye devam ediyormuş... Bazıları için bunların hiç önemi yok. Onlar bir çatışma görüntüsü, bir gerilim şimşeği yakalamaya bakıyorlar. Bir kıymık tutuşsa da körüklesek arayışındalar. Hasat mevsimindeki yağız delikanlı dirgenine yaslanmış, yamaçtan inen sürüyü süzerken olayları da ilmek ilmek bağlıyor: "Bir zamanlar deprem profesörleri, Irak savaşı sırasında strateji bilgiçleri, Şimdi de tren kazasında uzman yorumcular gördük" diyor. "Hepsi de kof çıktı" diye ekliyor. Anadolu'da davar sağan, yufka yapan, gergef işleyen Ayşa, Kezban, Gülşen bacıların, sığır güden, harman savuran, pancar sulayan Hasanların, Mahmutların, Mehmetlerin tasası "bürokratik oligarşi"nin düzmece gündemiyle aynı değil. Tren kazasından gündem oluşturmaya, demiryollarını hükümete çelik kelepçe gibi sarmaya çalışanlara o insanlar tüm biletleri erken satın alarak cevap verdiler. Daha etkilisi olamazdı. Tıpkı, günlerdir "Datça ve Bodrum'da depremler bütün şiddetiyle sürüyor, Akdeniz sallanıyor" diye yırtınanlara Alman, Yunan, Fransız, Flaman, İtalyan turistlerin aldırmayarak, kaçmayarak ülkemizde kalmaya, harcamaya devam etmesi gibi... Güven kolay oluşmaz. Bazılarının haset, bazılarının hasat ettiği mevsimdeyiz...