Bu yazıyı dün oy verme işlemleri devam ederken yazdım. Siz yazımı okuduğunuz saatlerde seçim sonuçları çoktan alınmış ve gazetenin manşetinde büyük harflerle açıklanmış olacak. Siyasî bir yorum yapmanın en zor günü olsa gerek. Çoğu kimse böyle zamanlarda "geyik hikayesi" anlatmayı yeğ tutar. Bendeniz öyle yapmayacağım. Gönlümde olanı yazacağım. Duygularımın necip milletimin tercihiyle örtüştüğüne inanıyorum. Eğer kamuoyu araştırmalarının bir anlamı varsa ve sessiz kalabalıkların dilinden anlıyorsanız bu seçimin sonuçları sürpriz değil. AK Parti kahir bir ekseriyetle seçimi kazanmış bulunuyor. Şimdi dünkü seçimin hangi engellere ve kaygan ortama rağmen gerçekleştiğini analiz etmek istiyorum. Bunca şaşırtma ve ayak oyunlarına rağmen zihni çelinemeyen, saklı/devasa çaplı nice tertiplere rağmen aldanmayan, aldatılamayan milletimin eli öpülmeye değer. O bütün toz dumana rağmen gerçeği gördü. Şamataya kanmadı, tercihinde aldanmadı. Neler tezgâhlanmadı yıllardır? Halkın teveccühünü kazanmış, demokratik yoldan iktidar olmuş AK Parti'yi gözden düşürmek, mümkünse devirmek ve bir daha gelmemek üzere süpürmek için! "Cumhuriyet elden gidiyor", "saatler 100 yıl geriye alınıyor", "vatan satılıyor", "ülke bölünüyor", "şeriat geliyor", "ekonomi perişan" diye aylardır bağıranlar, Şimdilerde ipliği pazara çıkmış çetelere bir dizi eylem sipariş edip, olanları yavuz hırsız misali; "ülke iyi yönetilmiyor", "anarşi aldı yürüdü" diye iktidara yamamaya çalışanlar, Derin destekli CHP mitingleri düzenleyip, adını "Cumhuriyet mitingleri" koyanlar, Tezgâhlanan "Lâikçilik oyununu" halkın doğal-kitlesel tepkisi imiş gibi satanlar, Demokrasilerde güç halka ait iken gece yarısı bildirilerinden, toplum mühendisliğinden medet umanlar, Şehitlerin namazını kılacağına, cesetlerinden siyasî çıkar sağlamaya koşanlar, "Yüzde doksan beşle gelseler de cumhurbaşkanı seçemezler, iktidar olamazlar" diyenler.... Erbakan'ı düne kadar "İslâmcı!" diye öteleyenler, gördüğü her yerde iteleyenler, Seçime beş kala ardına dizilip "hadi AK Parti'ye vur" diye ekranlarını cömertçe açanlar. Ne zaman bir palet sesi duysa şapkasını alıp giden Demirel'in "Bir bölen" olmasına umut bağlayanlar, Devlete yaslanıp hazineden geçinmeye alışmış "beyaz adamlar", uçlara sıkışmış ulusalcılar, Taşranın ekonomide büyümesini, buğday benizlilerin merkeze yürümesini, suskun halkın özgürlük talep etmesini "Cumhuriyetin kazanımları tehlikede!" vaveylasıyla karşılayanlar, Değişme vakti geldiği hâlde, asırlık yanlışlarda ısrar edenler, 60 yıldır halkı cahil, kararını yanlış, demokrasiyi lüks bulanlar, Her yolu denediniz, el birliği edip "toplumu devletleştirmeye", halkı içine kapatmaya çalıştınız. Onlar ise demokrasiye, özgürlüğe ve devleti sivilleştirmeye oy verdiler. Bir kere daha yanıldınız. Bâri bundan sonra evhamlarınızın sizi sürüklediği yerde değil, halkın istediği yerde durunuz. Ona güveniniz. Desteği başka yerde değil, halkın kendinde arayınız. Hadi önce şapkalarınızı çıkarıp, necip milletimi selâmlayınız. Bükemediğiniz eli öpünüz...