Hrant Dink'in öldürülmesi ve sorular

A -
A +

Kan beynimizde, otuz iki saat katilin kim olduğunu ve bu cinayeti niçin işlediğini tartıştık. Artık cinayetin zanlısı yakalanmış bulunuyor. Sorgulamasında cinayetin boyutları, arka planı aydınlatılmaya çalışılacak. Cinayetin münferit bir olay mı, yoksa bir örgüt işi mi olduğu önem kazanıyor. Hangi sebeple işlenmiş olursa olsun, ülkemize yapılmış çok büyük bir kötülük olduğu muhakkak. Hrant Dink'in hunharca öldürülmesi dolayısıyla üzüntümüz büyük. Kederli ailesine, yakınlarına taziyelerimizi sunarız. Türk halkının başı sağ olsun. Katilin erken yakalanması, olayın uluslararasında farklı boyutlara çekilmesini ne kadar önleyeceğini zamanla göreceğiz. Hükümet, İstanbul Valiliği gereken hassasiyeti gösterdi. Güvenlik güçlerimiz, istihbarat örgütümüz zanlıyı erken yakalayarak, birçok spekülâsyonu önledi. Hepsine teşekkür ederiz. Programlarını değiştirerek konuyu saatler boyu tartışmaya açabilen televizyon kanallarını da kutluyoruz. Ama en fazla övgüyü kendiliğinden oluşan acılı kalabalıkların Agos Gazetesi çevresinde oluşturduğu vakur duruş hak ediyor. Protestosunu dipdiri, ama taşkınlıktan uzak bir şekilde yapan halkımız, olay bahanesiyle Türkiye'yi aşağılamak isteyen çevrelere fırsat vermedi. Bütün bunlar olayın vahametini örtmüyor ve acımızı dindirmiyor. Tam Türkiye düşmanlarının sevineceği bir manzara ortaya çıktı: Başını kaldırıp uzağa bakamayan, cinayetlerle, gündelik işlerle boğuşan bir ülke görüntüsü... Hrant Dink ile, 1909 yılından bu yana Türkiye'de öldürülen gazeteci ve yazarların sayısı 61'e çıkmış. Bu tespit bile tek başına çok şeyleri açıklıyor: Fikre, düşünceye, tartışmaya açık bir toplum değiliz. "Tek tipleştirilmiş sürü" refleksi veren, farklılığa ilk tepkisi "öldürmek" olan ilkel davranışlarla malulüz. Düşünceyi silâhla yok edeceğini sananların az olmadığı bir ülkede yaşıyoruz! Katil zanlısı Trabzonlu, 17 yaşında. Arkadaş grubu içinde adı bombalama eylemlerine karışanlar var. Daha on bir ay önce yine Trabzon'da 16 yaşında bir genç İtalyan papazı öldürmüştü. Çocukların yaşları, aile ilişkileri, kişilikleri örtüşüyor. Yine Trabzon'da bir kısım gençlerin F tipi cezaevlerini protesto bahanesiyle Trabzon halkını tahrik edici eylemlerini hatırlıyoruz. Neden hep Trabzon? Neden 18 yaşından küçükler sahnede? Bunların arkalarında kimler var? Değilse bu çocukları adam öldürmeye sevk eden nedir? Güvenlik güçlerinin ötesinde; psikologların, sosyologların, pedagogların, iletişimcilerin inceleyip ortaya çıkarması gereken bir mesele karşısındayız. Ne diyordu Dink? "Kimliğimi inkâr edemem. Ermeni asıllı, Hristiyan bir Türk vatandaşıyım." "Türkiye-Ermenistan meseleleri aklı selimle tartışılırsa toplumlar uzlaşır, tarihteki gibi barış içinde yaşarlar" diyordu. Avrupa ve Amerika'nın Ermenistan'ı ve Ermeni diasporasını nasıl kullandıklarına dikkat çekiyordu. Bu ülkede doğmuş, büyümüştü. Ülkemizi/ülkesini seviyordu. Çileli bir hayata katlanıyor, kendi cemaatinin haklarını, ifade özgürlüğünü medenice savunuyordu... Ama ırkçılıkla gözü dönmüş bazıları onu sevmiyordu. Üstelik 301. maddeden mahkum olmuştu. Mahkeme koridorlarında hırpalanmış, tükürük yağmuruna tutulmuş, yine de yılmamıştı. Sembolleşiyordu... Sonunda vurdular onu. Onu değil, Türk milletini vurdular. Ülkesinde istikrarı, değişimi, dünyaya açılmayı, özgürlüğü ve refahı isteyen hepimizi vurdular. Giden gitti. Bari yeteri kadar ders çıkaralım. Başka Hrant Dink'lerin vurulmaması için, Susurluk, Şemdinli olaylarıyla anılmaktan, faili meçhul cinayetler ülkesi olmaktan, demokrasinin iki numara büyük geldiği "cüce ülke" sanılmaktan kurtulmak için gelin davranalım: 301. maddeyi bu ülkenin insanına dayatmaktan vazgeçelim, AB'ye uyum için yarın mutlaka yapacağımız değişiklikleri şimdiden yapalım. Tam vaktidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.