İki ucu pis değnek (elimizden) Irak (olmalı)!

A -
A +

Dünya medyasında Bush'un yeni Irak stratejisinin muhtemel sonuçları ve ülkeler için ne anlama geldiğine dair yorumlar devam ediyor. Biz de bu yorumları kendi açımızdan değerlendirmeye aldık. Meseleye ABD açısından, Irak'ın komşuları, özellikle de ülkemiz açısından bakmak gerekiyor. Bush yeni muhafazakârların desteğinde sürdürdüğü Irak politikasının başarısızlığını kabul etti. Ama neden uzlaşma ve Irak'tan çekilme tavsiyelerini değil de, asker sayısını artırmak yolunu seçti? Bu politikanın başarı şansı var mı? Üstelik 2008 yılında başkanlık seçimleri varken ve demokratlar şimdiden çoğunluğu ele geçirmiş iken, neden? Bush'un Amerika'ya yeni bir "Vietnam hezimeti" yaşatmak istemediği muhakkak. 2008 seçimlerinden önce bir taşla birkaç kuş vurmayı hesaplıyor. Irak'ta direnişi (onlar terör diyor) durdurmak ve kendine sadık bir hükümetle otoriteyi sağlamak zorunda. Bunun için önümüzdeki günlerde göndereceği 21 bin askeri Bağdat ve Anbar bölgelerine yığarak merkezî direnişi kırmaya, sükûneti sağlamaya çalışacak. Bu arada Sünnî grupların gönlünü okşayıcı bazı tedbirleri almayı da ihmal etmeyecek. Ardından petrol kaynaklarının Amerikan şirketlerince işletilmesine imkân verecek kanunu geçirtmeye bakacak. Irak'ta mecalsiz ve moralsiz düşmüş Amerika'nın İran ve Suriye'ye askerî operasyon yapacağına hiç ihtimal verilmiyor. Ama direnişçilere destek vermemeleri için üst perdeden 'atmaya' devam edebilir. Hesap tutarsa, 2007 sonlarına doğru bir çekilme planı açıklanır, Cumhuriyetçilerin 2008 seçim kampanyasına güçlü girmesi sağlanır. Bu plan Bağdat/Anbar bölgesindeki direnişin durdurulmasına bağlı. Durdurulamaz ise göğe kadar dizili küplerden en alttaki çekilmiş gibi olacak! Bu ihtimal daha güçlü. Zira yeni takviye ile Amerika'nın askerî gücü 153 bin kişiye ulaşacak. Oysa bir yıl öncesine kadar Irak'taki Amerikan askeri 160 bini geçiyordu, kontrolü yine sağlayamamışlardı... İran'ın Irak'lı Şiîlere yardım için askerî harekâta girişmesi hâlinde, Arap ülkelerinde ve Batı'da zaten sıfıra inmiş olan itibarı düşmanlığa dönüşür. Zaten M. Ahmedi Necat'la dünyadan tecrit olan İran'ın, Irak'ta bataklığa saplanıp rejimini tehlikeye atacağına ihtimal verilmiyor. Ama ne de olsa Acemdirler. Esip, toz kaldırmaya devam edebilirler... Suriye'de yönetimin, Sünnî Suriye halkının gönlünü kazanmak için, Iraklı Sünnîlerden yana tavır sergileyebileceği düşünülse bile, Nusayrî rejimini tehlikeye atmamak için "görmedim, duymadım, söylemedim" oynamayı tercih edecektir. Suudî Arabistan, Şiîlerden hiç hoşlanmaz. Ama Sünnîlere arka çıkması hâlinde ülkesinde El Kaaide'nin güçlenmesinden, "Wahhabî Krallığı"nın çökmesinden çekinir. Mısır'ın kargaşadan uzak durmak ve ABD tarafından ödüllendirilmekten başkaca beklentisi yok. Diğer ülkelerin bölgede esamisi okunmaz. Bölgede Irak'ın bölünmesine ve kaosa müdahaleden kaçınamayacak tek ülke Türkiye. PKK odaklarını çökertmek için, Türkmenlerin selâmeti için, Kerkük'ün statüsü için Türkiye bigâne kalamaz! Kalmamalı, ama çok da ileri gitmemeli. AB yolunda yeni engeller görmemek için, büyüyen ekonomisini küçültmemek için, sivilleşmeye başlamışken militarizme dönmemek için, gitmemeli! Bush Irak batağından çıkmak için çetrefilli yollar denerken, Arap ülkeleri sağır duvar dururken, Türkiye bodoslama Irak'a dalmamalı. Düne kadar AK Parti ve Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı polemiğiyle sendeletmeye çalışanlar, söylem değiştirdiler. Hükümete, "Haydi Irak'a" diyorlar. "Irak için yetki isteyin, hemen verelim!" Dün "bayram değil, seyran değil, bayrak niye?" diyorlardı. Bugün "Haydi Irak'a" diyorlar. Hükümetin yumuşak karnına vuruyorlar. Yayı gerdikten sonra değil, ok sadağında iken düşünmek yeğdir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.