İnsanoğlu her gün, her an iktisadî, sosyal, siyasî ve kültürel mahiyetli tercihler yaparak varoluş amacına ulaşmaya, hayatına anlam ve değer katmaya çalışır. Herkesin kazancı ve mutluluğu "kişiye özel" ise de, bazı toplumların bazılarına göre neden daha "iyi", daha "ileri" veya daha "gelişmiş" olduğunun sebepleri merak konusudur. Bu konuda tüm insanların ittifak edeceği objektif kıstaslar koymak mümkün olmadığı için, yapılan her açıklama izafî(göreceli) olmaya mahkûmdur. Böyle olmakla birlikte insanlara bir düşünme, kıyaslama, sorgulama referansı sunabilmek amacıyla Birleşmiş Milletlerce 1990 yılından beri ülkelerin "insanî gelişmişlik göstergesi" yayınlanmaktadır. İnsanî gelişmişlik göstergesi tüm ülkelerde yapılan birçok araştırma ve ölçümlere dayalı olarak, istatistik metotlar yardımıyla elde edilen bileşik bir rakamdır. 2007 İnsanî Gelişmişlik Raporu geçen hafta açıklandı. Rapor BM'e kayıtlı ve yeterli istatistik bilgilere sahip 177 ülkenin 2005 verilerine dayanarak hazırlanmış. İnsanların doğuştan itibaren sağlıkla ve kaç yıl yaşayacağına dair beklentileri, toplumda okur yazarlık ve her seviyede okullaşma oranı, dolar cinsinden satın alma gücüyle orantılı olarak ne derece tatminkar bir hayat yaşayacağına dair ölçümlere dayandırılan karmaşık bir kıstas. Raporda 177 ülkenin insan haklarına uyma, kamu harcamalarında öncelik, borç yükü, sektörlerin yapısı, gelir dağılımında dengesizlik, teknoloji kullanma, enerji kullanımı ve çevre koruma, sağlık hizmetleri, içme suyu ve beslenme durumu, nüfus hareketleri, çalışma ve iş güvenliği, kadınların sosyal hayata iştiraki gibi çok sayıda istatistikleri de yer almış. İnsanî gelişmişlik emsali hesaplanırken bunların her birinin nasıl dikkate alındığı anlatılmış. İnsanî gelişmişlik kıstası 0 ile 1 arasında bir rakam. Sıfıra yaklaştıkça insanî gelişmişlik göstergesi düşük, bire yaklaştıkça insanî gelişmişlik derecesi yüksek oluyor. Ülkeler üç sınıfa ayrılmış. Birinci grupta (0,800 ve üstü) insanî gelişmişliği yüksek ülkeler, ikinci grupta (0,500 ile 0,799 arası) orta derecede gelişmiş ülkeler, üçüncü grupta (0,500'den küçük) insanî gelişmesi zayıf ülkeler yer alıyor. Birinci grupta her zaman olduğu gibi İskandinav ülkeleri başı çekiyor. Avrupa'nın diğer ülkeleri, ABD, Kanada, Avustralya ile birlikte bu grupta 70 ülke var. Bu ülkelerde kişi başına satın alma gücü 10 bin 726 doların üstünde. İkinci grupta ülkemizin de dahil olduğu 85 ülke bulunuyor. Türkiye insanî gelişmişlik sıralamasında 0,775 sayısı ile 177 ülke arasında 84. sırada geliyor. Satın alma gücümüz kişi başına 8407 dolar. İnsanî gelişmişlik derecesi en düşük üçüncü grupta 22 ülke var. Bunların kişi başına satın alma gücü yılda 875 doların altında. Raporda tüm ülkelerin 1975'ten 2005'e gelişmişlik sıralamasında nasıl bir seyir izlediği de gösteriliyor. Türkiye otuz senede 0,594'ten 0,775'e yükselmiş. Bunu azımsamıyoruz. Ama 177 ülke arasında 84. sırada olmak bize ağır geliyor. İkide bir "cumhuriyetin kazanımları" ile övünenler bunu iyi okusunlar! Milletler camiasında başımız henüz dik değil. İktisadî başarılarımızı eğer sivil anayasa ile, 301. maddeyi değiştirerek ve gerçek bir demokrasi ile taçlandırabilirsek, çok kısa zamanda 40 kademe atlayıp ilk 30'a girmemiz hayal değil. O zaman övünebiliriz... Bir çok hesaplamada Türkiye örneği verilmesi, PNUD başkanı Kemal Derviş'in ülkemize bir cemilesi olsa gerek. Kendilerine ayrıca teşekkür ederiz.