Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan geçtiğimiz günlerde BBC'de yayınlanan mülâkatında Bush yönetiminin hiç hoşuna gitmeyen lâflar etti. Amerika'nın BM hukukuna uymadığını, "Irak'ta giriştiği savaşın illegal (kanun dışı) olduğunu" ve ABD'nin insanlık suçu işlediğini açıkça söyledi. Annan bununla da kalmayıp, Irak'ta Ocak 2005'te yapılması öngörülen seçimlerin iç karışıklıklar dolayısıyla yapılabileceğine ihtimal vermediğini de ekledi. Her ne kadar Irak'ta geçici sivil yönetim teşkil edilmiş ve yetkiler onlara devredilmiş görünse de, kimse onların halkı temsil ettiğini ve Irak halkının çıkarları için çalışacağını düşünmüyor. Amerikalıların Saddam'ın elinde kitle imha silâhları olduğu ve insanlığı bu tehditten kurtarmak için harekete geçtikleri yalanı zaten tutmamıştı. Silah işinin bir yalan olduğunu şimdi kendileri de itiraf ediyorlar. Ama Irak'ta daha uzun yıllar kalacaklarını da saklamıyorlar. Şiddet olayları genişleyerek ve derinleşerek sürüp gidiyor, Irak halkı hızla bir iç savaşa sürükleniyor. Büyük oyun Talleyrand "Tarih, insanların işlediği fesatların ve yalancılıkların evrensel belgesidir" diyordu. Irak savaşı bu sözü doğruluyor. Peki yalan üzerine kurulu bu savaşın ardında yatan ne? Meseleye tarafları ve maksatlarını dikkate alarak bakmak lâzım. Amerika ne yapmak istiyor? İsrail neyin peşinde? Türkiye işin neresinde? Devrede başka kimler var? ABD'nin yıllardır tasarladığı plân gereği, Saddam bahanesiyle Irak'a girdiğini, asıl amacın petrolü elinde tutmak olduğunu herkes biliyor. İkinci amacı ise İsrail'e daha yakın destek olmak. İsrail'in amacı ise A ve B plânlarında çizilmiş. Gazeteci Seymour M. Hersh 21 Haziran'da New Yorker'de yayınladığı uzun makalede bu mevzuyu aralıyor. Hersh'e göre İsrail'in beklediği ve arzu ettiği şey Amerika'nın Irak'ı tamamen işgal etmesi ve bölgede kalıcı olması idi. Böylece komşu olacağı ABD'nin koruması ve desteği altında emellerini daha rahat gerçekleştirecekti. Ama bin beceriksizlik ve perişanlıkla lime lime dökülen ve her geçen gün bataklığa saplanan Amerikalıların bundan sonra duruma hakim olamayacağını anladı. Şimdi B plânını gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu plân bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını sağlamak. Bunun için kuzey Iraklı Kürtlerle Suriye ve İran arasında sürüp giden gasp, tecavüz ve kavgaları kullanıyor. Kürtlerin bölgedeki bağımsızlık hareketini destekliyor. Nitekim geçtiğimiz haftalarda İsrail'in Iraklı peşmergeleri eğittiği haberleri Türkiye ile İsrail ilişkilerini çok germişti. "Biz yapmıyoruz" dediler, örttüler. İsrail'in B Plânı tutarsa tarumâr edilmiş Irak'tan sonra kendisi için en tehlikeli saydığı İran ile arasına tampon bir Kürt devleti yerleşmiş olacak. Ama bu çözüm de uzun vadede İsrail'i tatmin etmiyor. Ülkemiz açısından ne anlam ifade ettiğini gelecek yazımızda ele alacağız.