24 Mayıs tarihli makalemiz üzerine Türkiye Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Sn. Mustafa Başoğlu aşağıdaki yazıyı göndermiş. Milletinin refahını isteyen, çalışkan ve soruşturan, umur görmüş bir insanın duygu ve inkisarını dile getiriyor. Her aydının ilgileneceği bu yazıyı sizinle paylaşıyorum. "Sayın Abay, "İrtica ve Yel Değirmeleriyle Savaş" başlıklı yazınız üzerine size düşüncelerimi iletmek istiyorum. Yazınızda "irtica geliyor, laiklik elden gidiyor" söylemleri sosyal bir kirlenme halini aldı değerlendirmenize, gönülden katılıyorum. Son olarak sayın Cumhurbaşkanı'nın İstanbul Harp Akademilerinde yaptığı konuşma, zaman zaman yüksek yargı organları başkanlarının değişik vesilelerle yaptıkları konuşmalar, bazı Üniversite rektörlerinin Üniversite açılışında ya da bir vesile bularak yaptıkları açıklamalarla, irticanın büyük bir tehlike olduğu, ülkeyi sarmaya ve ele geçirmeye çalıştığı, laikliği ortadan kaldırmak istediği biçimindeki iddialar ileri sürülmektedir. Ben bu iddiaların doğruluğunu öğrenebilmek ve teşkilatıma, temsil ettiğim işçilere (üyelerime) bunları anlatabilmek için, Sayın Cumhurbaşkanlığından, Sayın Başbakanlıktan, Sayın Genelkurmay Başkanlığından, Sayın Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığından, Sayın Yargıtay Başkanı, Cumhuriyet Başsavcı ve Danıştay Başkanlıklarından yazılı başvuruda bulunarak, kanundaki bilgi edinme hakkımı kullanıp, irtica ile ilgili olarak, bilgi verilmesi talebinde bulundum. 4982 sayılı bilgi edinme kanunu gereğince, bilgi edinme hakkımı kullanmak istedim. Başvuruda bulunduğum resmi makamlardan, bugüne kadar irtica ile ilgili bir bilgi alamadım. Bazı makamlar bana verdikleri cevapta, bilgi veremeyeceklerini, istediğim takdirde bu konuyu uzlaştırma kuruluna götürebileceğimi, bazı makamların ise yazılarıma hiç cevap vermediklerini görmekten son derece üzüldüm. Devlet; sır sayılmayan, ekonomik gelişmelerle hiçbir ilgisi olmayan, buna karşı irtica ile ilgili yapılan her açıklamada toplumda büyük yankılar ve rahatsızlıklar meydana getiren, irtica konusunun, bir vatandaş ve bir sivil toplum başkanı, 1977-80 dönemi milletvekili, 1994-98 dönemi Cumhurbaşkanı baş danışmanı, 1987-92 dönemi Türk-İş genel eğitim sekreterliği yapan bir insan olarak, bu konuda bilgi edinmek isteğimin karşılıksız bırakılmasının, doğru bir davranış olmadığını düşünüyorum. Cevap vermeyen makamlara, bu durumu yeniden hatırlatarak, isteğimin yerine getirilmesini tekrarladım. Cevap vermekten kaçınan, ya da vermek istemeyen bakanlara, bana verdikleri yazılı düşüncelere katılmadığımı belirterek yeniden başvuruda bulundum. İrtica konusunu sizin gibi değerli düşünürlerimizin köşe yazılarında dile getirmelerini ve sürekli olarak İslâm dini ile irtica arasında bağlantı kurulduğunu, bunun doğru olmadığını, ilerlemeyi emreden İslâm dinini, gerici, geriye dönük bir din gibi göstermenin, her şeyden önce İslâm'a iftira olduğunu dile getirmenin, yararlı olacağına inanıyorum. İrticadan şikâyetçi olanların, bunun ne olduğunu insanlarımıza devletimize ve milletimize nasıl zarar verdiğini açıklamaları gerektiğine inanıyor, bu konuya verdiğiniz önemden dolayı teşekkür ederek, hayırlı hizmetlerinizde başarılarınızın devamını Yüce Allah'tan diliyorum. Mustafa Başoğlu, Türkiye Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı..."