TÜSİAD ve MÜSİAD iş dünyamızı temsil eden iki kıymetli sivil toplum kuruluşu. Birinciler büyük patronları, ikinciler ise genelde küçük ve orta boy işletmeleri temsil eder. Her ikisi birlikte okunursa, ekonominin yapısı daha iyi anlaşılabilir. TÜSİAD dört ay önce yayınladığı "2006 Yılına Girerken Türkiye Ekonomisi" adlı hacimli çalışmasıyla ekonomimizin geçirmekte olduğu dönüşümü analiz etmiş ve kritik eşiklere dikkat çekmişti. Bu defa MÜSİAD "Ekonominin durumu ve geleceğe yönelik beklenti ve öneriler" raporunu açıklayarak ekonominin gidişatını yorumlamamıza yardım ediyor. MÜSİAD 1305 üyesi ile yaptığı çalışmada yılın ilk yarısına ait beklentileri araştırmış. Araştırmaya göre, geçen yıl başarılı bir dönem geçirmiş olan MÜSİAD üyelerinin 2006 için beklentileri de olumlu. Ankete katılanların dörtte üçü bu yıl hem üretimi hem de iç/dış satışları artırmayı beklediklerini ifade ediyor. Ülke genelinde işsizliğin yıllardır yüzde on-on bir dolaylarında seyrettiğini biliyoruz. Yatırım artmasına ve yabancı sermaye girişinin hızlanmasına rağmen istihdamın niçin istendiği kadar artmadığının cevabını bulmamıza yardım ediyor araştırma. Bazı sektörlerde gerileme yaşanıyor, çoğu şirketler ise verimlilik artırıcı düzenlemeler yapıyor. Her ikisinin sonucunda istihdam kayıpları oluyor. Yeni yatırımlar ve gelişen sektörler iş kapılarını açsa da, bu artış iş gücüne yeni katılanların tamamını ememiyor. İşsizlik sürüp gidiyor. MÜSİAD araştırmasına katılan şirketlerin yarısı finansman zorluğu çekiyor ve işletme sermayesi ihtiyaçlarının (İSİ) sürekli ve hızlı bir şekilde artmasından yakınıyor. Burayı biraz açmakta fayda var. İSİ tüm şirketlerin müşterek sorunu ise de özellikle KOBİ'lerin sorunudur. Çünkü büyük şirketler bünyelerinde profesyonel yönetici ve malî analistler çalıştırabiliyor. Oysa KOBİ'lerimiz aile şirketi yönetim ve yöntemlerinin dışına çıkamıyor. Çıkamadığı için de malî tabloların yansıttığı hastalık belirtilerini önceden okuyamıyor. MÜSİAD raporunda bahsedilen stok artışları işletme sermayesinin büyük oranda stoklarla bağlanıp kaldığı ve şirketlerin yeni iş çevirmek için nakit yetmezliği içinde olduğu anlamına gelmektedir. Buna bir de uzun vadeli satışlarla piyasaya kredi açıldığını ekleyelim. KOBİ'lerin malî açmazlarına parmak basmış oluruz. Yapılan hayır ürkütülen kurbağaya değmeli Son günlerde sektör temsilcileri hükümetle görüşüp, kolaylıklar istiyor. Tekstilciler KDV'nin 18'den sekize çekilmesini başardı. Ardından turizmciler de aynı şeyi istedi. Yarın başkaları başka ayrıcalıklar isteyecek... Bu verilenler eğer vergi gelirlerini azaltıp devletin borçlanma ihtiyacını artırırsa yapılan hayır bir işe yaramaz. Çünkü faiz artışı ekonomiyi tekrar kemirmeye, küçültmeye başlar. İş adamları "işçiye ödediğimizden fazlasını devlete ödüyoruz" diye şikayet ediyor. Öyleyse istihdamı teşvik edecek kolaylıklar hemen getirilmeli. Eğer yapılanlar etiketlere ucuzluk olarak yansır ve enflasyon hedefi şaşmaz ise, kayıt dışı işlemleri azaltıp vergi girdisini artırırsa, kamu maliyesi güçlenir. Bu da herkesin yararına olur.