İstikamet AB, durmak yok!

A -
A +

AB Komisyonu Başkanı J. M. Barroso ve Genişleme Sorumlusu Olli Rehn ülkemizden ayrıldılar. Bir kısım medya onların nereleri gezdiklerini, Yenikapı balık lokantasında ne yediklerini öne çıkarsalar ve olayı magazinleştirmeye çalışsalar da, abus çehrelerini ekranlarda görmekten bıktığımız kâzib şöhretler "AK Parti'ye destek, Türkiye'ye köstek" istihzasıyla karşılasalar da, bu ziyaretin ülkemiz için taşıdığı önemi perdeleyemediler... Önceden programlanmış ziyaret, ülkemizde siyasî konjonktürün pik yaptığı bir zamana rastladığı için, çok etkili oldu. Gerek temasları sırasında, gerekse TBMM Genel Kurulundaki konuşmasında verdiği mesajlarla Barroso diplomasi yeteneğini ortaya koydu. Hem Avrupa'yı, hem bizi yorumladı. Brüksel'den çıkmadan "Demokratik-lâik bir ülkede devletin değil ama, halkın dini olur. Herkesin inancına saygı gösterilir. Lâiklik, din gibi, insanlara empoze edilemez. Lâiklik, dinin yerini alamaz" demişti. Avrupa'da lâikliğin ne olduğunu, lâiklikten ne anlaşılması gerektiğini vurgulayan bu ifade, dini sâdece siyasetten değil tümüyle toplumsal hayattan da kovmayı amaçlayan bizim lâikçilere (lâik fundamentalislere) verilmiş mükemmel bir cevaptı... Muzip bir lâf kulislerde dolaşıyor şimdi; "CHP Acaba Barroso hakkında suç duyurusunda bulunacak mı?" "Lâiklik ihlâllerinin odağı hâline gelmiş Avrupa Birliği kapatılacak mı?" diye! ? Ortak gelecek, ortak sorumlulukla Mizah bir tarafa, AB Başkanı Barroso Türkiye-AB ilişkilerinin en iyi seviyeye taşınması için AB Komisyonu'nun desteğinin süreceğini belirtti. "Türkiye'nin AB'ye yakınlaşması açısından reformların sürmesi gerekir. AB olarak, Türkiye'deki gelişmelere kayıtsız kalamayız. Türkiye ile ortak bir gelecekten bahsediyoruz. Bu nedenle Türkiye'deki gelişmelerle her zaman ilgileniriz, ilgileniyoruz, ilgileneceğiz" dedi. İçine kapalı bir toplum kurgulayan ve İnsanî Gelişmişlik sıralamasında Türkiye'nin 86. sırada olmasından hiç sıkılmayan ulusalcılarımız, yukarıdaki sözlere de içerlediler... Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın bu vesileyle 2008 yılını AB yılı olarak ilân etmeleri, bir süredir tavsayan reformların süreceği umudunu yeşertmiştir. Şimdi, ara vermeden yola devam edildiğini ve sonuçlarını görmek istiyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.