Kimlik tartışmaları üzerine

A -
A +

Başbakan Erdoğan'ın Şemdinli'de yaptığı konuşmada kullandığı "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı Üst Kimliği" tanımı bir tartışmayı başlattı. CHP lideri Baykal, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı Türk milleti yerine ikame edilemez. T.C. vatandaşlığı üst kimlik değildir. Bu hukukî kimliktir" diyor. ANAP lideri Mumcu ise "Başbakan'ın vatandaşlık bağımızın ortak adı olan Türklük ibaresini ifade etmekten kaçındığını görüyorum. Başbakan bu yanlışını düzeltsin" diyor. Gündemimizdeki kimlik tartışmalarını 20. asrın ırka ve dile dayalı, milliyetçiliği öne çıkaran ve ulus devletlerin kurulup, korunmasında yaşanan bir asırlık çatışma süreciyle düşünmemiz gerekiyor. 20. asra gelinceye kadar Osmanlı dahil tüm devletlerin kimlik tariflerinde ağırlıklı faktör din idi. 20. asırda kavmiyetçilik ve ideolojiler öne çıktı. Üstteki çatı aşağı çekildiği ve kimlik tarifi daraltıldığı için, dünün bir arada yaşayan toplumları kimlik kavgalarına tutuştular. Dünya tarihinin en acımasız savaşlarında kavimler birbirini kırdılar. Farklı toplumları bir arada tutan bağlar çok örselendi ve bazen çözülme noktasına kadar vardı. Avrupalı her ulus devlet neredeyse kendi diktatörüyle anılmaya başlandı. Almanya Hitler ile, İtalya Mussolini ile, İspanya Franko ile, Portekiz Salazar ile, Yugoslavya Tito ile. Güney Amerika ulus devletleri kendi diktatörleriyle anılır, bilinir oldu. Komünizm proleter söylemlerle bir üst kimlik oluşturmaya, Marksist Leninist öğretilerle, Stalin gibi diktatörlerle yüz milyonları dizayn etmeye çalışsa da 70 yıllık zulümden sonra çöktü. Öyle bir çöküş ki, demirperde açılır açılmaz tüm devletler selameti Avrupa Birliğine girmekte buldular. Kavmiyetçilikten ve ulusal egemenliklerinden tavizler vererek Avrupalı oldular. Avrupalı kimliği Kopenhag kriterleri diye bildiğimiz şartlarda tarifini bulmaktadır. ABD en çok göç almış, çok kavimli, çok dilli, farklı dinli bir toplum. Ama her biri Amerikalı üst kimliği ile anılıyorlar. Çözüm daha çok özgürlük daha işleyen demokrasi ile Başbakanın demokratik yoldan ve özgürlüklerle çözüm bulunacağına dair açıklamalarına bir kısım çevrelerden tepki gelmesi, eğer "devlete" yaslanmak kolaycılığı ve basitliğinden değilse, ancak ve ancak çağı geçmiş ulus devletçilik, etnik milliyetçilik, merkeziyetçilik kavramlarının zebunu olmalarıyla izah edilebilir. Her şeye rağmen yaşadığımız kimlik tartışmalarını Avrupa'nın görüp geçirdiği o tecrübenin bize sıçraması olarak düşünüyorum. Ve kötüye değil, hayra yorumluyorum. Biz de bir çözüm bulacağız. Ama zorla, özgürlükleri kısarak, dayatarak değil. Demokrasi içinde, özgürlükleri artırarak. Kişileri kaybetmeyen, "hiç"e indirgemeyen, ama büyük aidiyeti hatırlatan tarif, üst kimliktir. T.C. Vatandaşlığı yeterli bir çatı oluşturmaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.