Beş Haziran Çevre Günü. İnsanlar unuttukları analarını zorla bile olsa hatırlamak için yılda bir kere "Analar günü" yaptıkları gibi, dünyayı kirlettiklerini hatırlamak için de "Çevre Günü" ihdas etmişler. Aslında ne anaların, ataların, ne de çevrenin yılda bir kere hatırlanarak hakkı ödenemez. Her gün ana, her dem çevre sevgi ve şuuru içinde olmalıyız. Onları kaybettikten sonra ah anam, vah dünyam demenin bir faydası olmuyor. Merak ediyorum dünya çevre gününde sen, ben, o, kamu kurumlarımız, şirketlerimiz, devlet ricalimiz, dünyanın etkin kuruluşları, "yeşiller" neler yapacaklar. Meselâ kim evinin önünü süpürecek? Kim yerdeki kâğıdı alıp kutusuna bırakacak? Hanımlar balkondan kilim silkmeyecek, hangi sürücü camdan izmarit atmayacak, patlak egzozunu tamir ettirecek, klakson çalmayacak? Kaç şefkatli el fidanlara su, kuşlara yem verecek? Herkes gerçekten yapması gerekeni yapacak mı? Çevreden sorumlu bakanımız erozyona, çölleşmeye, yok olan kuş türlerine, deniz körfez pisliğine, gürültü kirliliğine mi dikkat çekecek, yoksa iki yıl önceki selefinin yaptığı gibi, ilkokul çocuklarını ve bürokratlarını alıp Anıtkabir'e mi gidecek? Tıpkı bilim yapmak yerine, Anıtkabir'e yürüyerek prim yapmayı yeğleyen profesörler gibi! Tabiat denge üzerine yaratılmıştır Bir avuç toprağın içinde milyarlarca mikroorganizma var. Kuşlar, balıklar, sahra hayvanları, vahşî dediğimiz kaplanlar aslında kendi sınırlarında dengeyi korumaktan başka bir şey yapmıyorlar. Bulutların gezişi, yağmurun gelişi, baykuşun karanlıkta bir böceği sezişi boşuna değil. Tabiatta her şey bir orantıyla, şaşmaz bir hesapla yaratılmış. İnsanlar denge sırlarını keşfedip, huzurla yaşayacaklarına, obur iktidar hırsıyla saldırıp, kaynakları tahrip ediyorlar. Toprak, su, hava oynanmaya gelmez. Toprağın dengesi bozulur çoraklaşır, suyun dengesi bozulur katranlaşır, havanın bileşimi bozulur zehir solunur. Bozulan dengeler kasırga olur siler süpürür, yer kayması olur altına alır, kar patlaması olur dondurur. Sonra bu "çekilmez hayat"tan kaçıp, sakin ve temiz belde umuduyla uzak sahillere göçeriz. Yazlıklarda hayat ararız. Ama terbiye olmamış kör nefsimiz oraları da kirletir. Kaçmak için daha uzakta yerler ararız. Duydunuz mu? NASA 43 trilyon km uzaklıktaki Alfa Santuri yıldızına taşınma projesi yapıyormuş. Farklı ırklardan 200 gönüllü 2050 yılında uzaya hareket edecekmiş. Dünyayı kirlettikleri yetmiyormuş gibi, yeni kirlilikler üretmeye hazırlanıyorlar. Ama bir gün oraya varırlarsa şöyle bir levhayla karşılaşabilirler: "Kendi gezegenine sahip çıkamayanlar, burada yaşamayı hak edemezler!"